15 Temmuz ya da “Mescid-i Dırar!”

Ders Almadığımız, Emr-i İlâhi’yi dinlemediğimizde gelinen nokta: 15 Temmuz ya da “Mescid-i Dırar!”

         Cuma Günü Hutbede “Mescid-i Dırar ve Münafıklar” anlatıldı.

         Tekrar hatırlatarak başlamak istiyorum.

         Tevbe-107: Mescid-i Dırar ve Münafıklar: (Müslümanlara ve Hakk dava mensuplarına) Zarar vermek (ve zayıflatmak), küfrü (ve nifak cephesinin gücünü) artırmak, mü’minlerin (Hakka ve hayra hizmet ekibinin) arasını açmak ve daha önce (başından beri) Allah’a ve Resulüne (Hakk Dine ve adalet düzenine) karşı (açıkça) savaş açmış kimselerin (müşrik ve münkir kesimlerin) desteğini gözetleyip (onlardan makam, menfaat ve madalya ummak) için, (ayrı) bir mescit (yeni bir merkez, hizip, ekip) kuranlar da var ki: “(Biz bu yeni merkezi ve hareketi yaparken;) İyi ve güzel gayretlerden (ve hayırlı hizmetlerden) baş-ka bir şey amaçlamadık” diye (yalan yere) yemin edeceklerdir. Oysa Allah, kesinlikle biliyor (ve şahitlik edip haber veriyor ki) onlar (yamuklaşmış ve İslam düşmanlarına yanaşmış) yalancı kimselerdir.

         Tevbe-108: (Ey Nebim, Sen ve kıyamete kadar sadık ümmetin) Orada (İslami hareketi yaralamak ve düşmana yaranmak üzere kurulan mescitte ve mahfilde), sakın ve asla namaza durma! (Ayrılık ve münafıklık merkezine, mezhebine ve partisine katılma!) Elbette ilk gününden (ve temelinden) itibaren takva (ve Hakk dava) üzerine kurulan (ve bu farkını ve faziletini koruyan) mescit (ve karargâh merkezinde ibadet ve hizmet niyetiyle sağlam ve sadık dimdik ayakta) durmak (imana ve insanlığa) daha layıktır. (Çünkü) Orada (ruhen ve ahlâken) temizlenmeyi (Allah’ın rızasına ve rıdvanına erişmeyi) seven (adalet düzeninin hâkimiyetini gönülden isteyen mert ve metin) adamlar vardır. Allah da, (küfürden, kötülükten, günah kirinden ve nankörlükten) temizlenenleri elbette sevmektedir.

         İslâm Târihi, ders almadığımız için FETÖ, Kesnizâni, DEAŞ vb. tarzı ayet-i kerîme ile uyarıldığımız oluşumlarla doludur.

         İslâm Dünyası’na vicdânımızla ve imânımızın bizi yönlendirdiği merhamet penceresinden bakalım.

         İlim yok, teknoloji yok, her türlü ahlâksızlık az ya da çok toplumun her yerine nüfûz etmiş. Fitnenin her türü toplumun içine sızmış. Geçmişten beri bizi diri tutan Millîlik vasıflarımız, bekâ ve gelecek kaygımız gitmiş. İdealist toplum kesimleri yerine şimdi her kesimde anarşist ve yârın hesabı yapmayan sözde düşünce grupları halkımızı eblehleştirmeye devam ediyorlar.

         Temel sorun şudur…

         Millî ve yerli olmanın vasıfları vardır.

         Bilin ki tek başına İslâmcı tavrınız, tek başına solcu, sosyal demokrat tavrınız, tek başına Kemalist tavrınız Millî değildir. Eğer Vatan kaygınız yoksa, eğer Milletimizin mefkûre ve değerler sistemi üzerine hesabınız yoksa, eğer bekâ ve gelecek hesâbınız yoksa, eğer devletimizin ihyâsı ve güçlenmesini istemekte zorlanıyorsanız siz emperyalizmin istismar ve kullanma alanındasınız. Sizi yurdunuzda hangi ortak değer bir araya getirebilir ki?

         Biz artık şunu net ifâde etmekte bir mahzur görmüyoruz. Bir düşünce grubunda VATAN, MİLLÎ DEĞERLER ve DEVLET gibi hassâsiyetler yoksa bağışlayın ama bu kesimler şaibelidir.

         İslâm Tarihi ve Türk Tarihi bize şunları göstermiştir.

         Birlik büyük bir İslâm ya da Türk devleti ve onun zorlaması ile gerçekleşmektedir.

         Hiçbir devirde maalesef İslâm Toplulukları ya da Türk Boyları kendiliğinden bir araya gelememiştir.

         Son 300 yılda emperyalizm özellikle İngiltere iki değeri kullanarak işgâllerini hızlandırmış, Müslümanları parçalamış, birbirine düşürmüştür. İlki Dinimiz, ikincisi etnisite, unsuriyetçilik ya da mikromilliyetçilik.

         Bu gün Yemen İçsavaşı’nı gelin izâh edin.

         Afganistan Kan gölüne dönmek üzere. Düşünün bir milyondan fazla Müslüman öldü orada. Çocuklar açlıktan ölüyor. Hâlâ kadınların kızların ırzına geçiliyor. Hangi İslâm Ülkesi’nin ne kadar umurunda. TALİBAN.. Şu anda Kuzey Afganistan’daki Türklerin yaşadığı bölgelere saldırıyor. İçlerinde Pakistan ordusu Özel Kuvvetleri’nden unsurlar var. Biz de Pakistan ile kardeş ülkeyiz. “Khan” soyadlı Pakistan ve Hindistanlıların Türk soylu oldukları iddiâsını da ekleyin.  Buyrun!..

         Lütfen akılla, imânla izâh edin…

         Edemezsiniz.

         Değerler sisteminde ortak tarih, medeniyet bilinci, bekâ kaygısı, vatan, Millî hassâsiyetler yoksa İslâmî hassâsiyet kisvesi ile dinden bir kılıf bularak cinayet işliyorlar.

         FETÖ, muazzam bir misaldir.

         Ders aldık mı?

         Bence hayır!

         Şimdi medyaya bakıyorum. Çoğunlukla muhâlefetin FETÖCÜ’leri himâye ettiği ile ilgili haberler çıkıyor. Bakın bakalım bürokrasiye, üniversitelere FETÖ kalıntılarını, soruşturma geçirenleri kimler himâye ediyor? Hangi cemaat ve tarikâtlar içlerine aldılar? FETÖ hangilerinde tıpkı devletteki gibi paralel yapılar oluşturdu? FETÖ’nün ABD’nde verdiği pozlarda arkasında hangi kitaplar var?

         Diğer yandan, FETÖ Tarihine bakınız.

         Sâdece sağcı dediğimiz kesimler mi var arkasında. CHP’nin ve İnönü’nün en değerli adamlarından Kasım Gülek himâye edip büyütmedi mi? B. Ecevit sâhip çıkmadı mı? Baktığınızda bir milletin başına örülen çoraplarda millet evlatlarının payı elbette büyüktür.

         Bir 15 Temmuz daha geldi.

         Dersler alalım…

         Ders alırsak tarih tekerrür etmez.  

         Bu gün devletimiz, medeniyet coğrafyamız kuşatma altındadır. Direnenler iç karışıklıkla imhâ edilmektedir. Türkiye hedeftir. İçeride Millî birlik ve mutâbakata ihtiyacı vardır.

         Ordumuzun mücâdele ettiği yerlere bakınız. Şehidlerimiz ne için şehid oluyorlar? Düşününüz.. PKK, FETÖ, DEAŞ vb. terör örgütleri elemanlarını bizim çocuklarımızdan ailelerimizden temin ediyor. Tedâriğinin çoğunu bizim insanımızdan sağlıyor. Peki, biz neden bunu anlatamıyoruz?

         Dert etmiyoruz.

         Gayret etmiyoruz.

         Çalışmıyoruz.

         Fedâkârlık yapmıyoruz…

         En kötüsü ne biliyor musunuz? Çözüm öneremiyoruz. Çünkü bilmiyoruz. Öğrenmeye ve anlatmaya çalışmıyoruz. Hamâsetle kurtaramayız.

         Çok çalışmaktan, emperyalizmin türlü oyunlarını bozmaktan başka çaremiz yoktur.

         Turan Coğrafyası da, Ümmet Coğrafyası da, mazlum insanlık dahî ümitle Anadolu’ya bakmaktadır. Çünkü geçmişte sen becerdin. Bunu düşmanların çok iyi biliyor. Onun için sana düşman. Dostlarında biliyor. Onun için sana duâcı.  

E. Yb. Halil MERT

Strateji ve Yönetim Uzmanı

Bir İyilik

Dünyayı daha iyi yapmayan insan insan değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir