Solunum ve Enerji Metabolizması
SOLUNUM VE ENERJİ METABOLİZMASI
Uzun süreli ve artan şiddetli steady-state aktivitelerinde solunum, enerji metabolizmasının hızını karşılayacak düzeydedir. Vücudun harcadığı oksijen ve ürettiği karbondioksit hacimlerinin oranları solunuma göre değişir. Solunum oksijen tüketimi ile ne kadar örtüştüğünü birlikte test edelim.
Oksijen İçin solunum Değeri ( Equivalent )
Dokularda harcanan oksijen miktarının ( VO2 ) solunan havanın hacmine, olan oranı ( VE) solunum ekonomisinin bir göstergesidir. Bu oran “O2 için solunum değeri” veya VE/VO2 olarak isimlendirilir. Bu değer, harcanan her litre O2 için solunana havanın miktarı ( lt ) ile ölçülür.
Solunumsal Kırılma Noktası
Egzersiz şiddeti maksimuma doğru yükselirken bir noktada oksijen tüketimi ile kıyaslandığından solunum daha orantısız bir şekilde artar. Bu nokta solunumsal kırılma noktası olarak isimlendirilir. ( Figür 9.12 )
Kişinin çalışma şiddeti VO2 maks ‘ın %55’den %70’ine yükseldiğinde, kaslara gönderilen oksijen, oksidasyon için gereken miktarı daha uzun süre karşılayamaz. Bunu telefi etmek için, daha fazla enerji glikolizden sağlanır. Bu olaylar sonucunda, laktik asit üretimi ve birikimi artar. Ortaya çıkan laktik asit, sodyum bikarbonat ( asisi tamponlar) ile birleşerek, sodyum laktat, su ve karbondioksiti oluşturur. Bilindiği gibi, CO2’deki artış, solunum merkezine sinyal göndererek solunumu artıran kemoreseptörleri uyarır. Böylece solunumsal kırılma noktası, artan CO2 seviyesine karşı bir solunum refleksi oluşturur. Solunum, hızlı bir şekilde solunumsal kırılma noktasının üzerine çıkar. ( Tablo 9.2. )
Anaerobik Eşik
Oksijen tüketiminde bir artışa neden olmadan orantısızca yükselen solunum; solunumsal kırılma noktasının laktat eşiği ( şiddeti kademeli olarak artan egzersiz testlerinde, kan laktat düzeyinin, dinlenme düzeyinden fazla birikmeye başladığı nokta) ile bağlantılı olabileceği fikrine neden oldu. Solunumsal kırılma noktası, her dakikada üretilen CO2 hacminde bir artışı yansıtır ( VCO2). RER ( solunumsal değişim oranı ) CO2üretiminin O2tüketimine olan oranıdır. Bu nedenle artan CO2 üretimi, ayrıca RER’inde artmasına neden olur.
Artan VCO2’in, laktik asitin bikarbonat tarafından tamponlanması sonucu serbest bırakılan fazlaca CO2’den kaynaklandığı düşünülüyordu. Wasserman ve Mcliroy bu durumu tanımlamak için “ Anaerobik Threshold” terimini ortaya çıkardılar, çünkü CO2’deki ani artışın anaerobik metabolizmaya yönelik bir artışı gösterdiğini varsaydılar. RER’deki artışı, anaerobik eşiğin bir göstergesi olarak kullandılar ve RER’in anaerobik metabolizmanın başlangıcının belirlenmesinde kan testi alımına iyi bir alternatif olacağına inanadılar.
Yıllar geçtikçe, bu kavram oldukça rağbet gördü.
Belgenin tamamını buradan indirebilirsiniz.