Maşukiye Tatili Gezi Rehberi

Olcay arayarak hadi yarın biraz gezelim dedi. Eeee dedim nereye gidiyoruz. Aynı yerlere gitmekten sıkıldım, yeni yerler istiyorum. Maşukiye’ye gideceğiz dedi. Konuşmamızın ardından hemen neti kolaçan etmeye başladım nedir neresidir bu Maşukiye diye.

Evvela Maşukiye Sapanca gölü yakınlarında Kocaeli’ne bağlı bir belde. Maşuk “aşık olunan kişi” demek. Yerlilerine göre beldelerinin güzelliği ile gelen herkes buraya aşık olurmuş. Hakikaten de beğenilmeyecek gibi değil. aşık olmasak bile çok çok güzel bulduğumuzu belirtmem gerekli.

Ertesi gün öğlen saatlerinde beş kişilik grup olarak piknik malzemelerimizi, termosta çayımızı alarak (çaysız kesinlikle olmaz ) yola koyulduk. Güle oynaya Adapazarı – İzmit yoluna girdik. (Her ne kadar günümüz popüler müziğini beğenmiyor olsam da kalabalıkta el çırparken çok iyi geldiğini söylemeliyim.) İlk defa gittiğimiz ve Olcay’la bir dolu kaybolma maceramız olduğu için harita elimizde yol almaya devam ettik. Yol biraz uzun olunca anneler siyaset meselesi ve kime oy vereceklerinden girip; gelin kaynana meselesine kadar geldiler. Bu sırada İstanbul’dan çok uzaklaşmış İzmit körfezini geçmiştik bile. Derken önümüzde koskocaman olmasa bile orta ölçekli bir dağ belirdi. Yemyeşil ormanın görünmüş olması kendimizden geçmemizi sağladı. Dağa tırmanışa geçtik. Fakat yolu şaşırdığımız için asıl piknik alanlarının olduğu yere değil kayak yapılan merkeze doğru ilerlemeye başladık. Gerçi hiç birimiz şikayetçi olmadık çünkü muhteşem manzaramız bir an bile bizi bırakmadı. Bir tarafta İzmit körfezi diğer tarafta ise sapanca gölü iki koldan göz ziyafeti sundular.

Karnımızın acıkmış olması ile piknik için uygun bir alan aramaya koyulduk. Biraz zorlansak ta güzel düzlük bulabildik. Lakin bir hayli kalabalığı vardı bu piknik alanının. Neyse diyerek kurulduk soframıza çayımızı ince belli bardaklara doldurarak serin dağ havasını iliklerimize kadar hissederek yudumladık.

Az yemek, çok gezmek düsturuyla harekete geçtik toplayıverdik eşyalarımızı. Elimizde meyvelerimiz, tepelerden güzel manzarayı seyreyledik. Ardından Maşukiye’nin merkezine indik. Mangalcıların yanından geçtik. İyi ki yukarılarda temiz temiz piknik yaptık diye geçirdik içimizden çünkü asıl piknik alanı dumana boğulmuştu. Bir tarafta kırmızı et diğer tarafta beyaz et kokuları birbirine karışmış durumda idi.

Attığımız küçük bir turun ardından Maşukiye’nin alabalığı ile ünlü olduğunu öğrendik oldukça uygun bir fiyata canlı alabalık aldık. Ne olsa balığın tadı bir başka.

Değişik tipte yapılar gördük. Meğer bunlar Karadeniz bölgesinde yaygın olarak kullanılan bir yapı türü imiş. Dört kalas üstüne oturtulmuş. “Selender” adı verilen küçük odacıklar. Yerden yukarda yapılmasının sebebi fare gibi hayvanları uzak tutabilmek içinmiş.

Yavaş yavaş güneşin batmaya başlaması dönüş zamanımızın geldiğini bize hatırlattı. Geride güzel hatıralar bırakarak evimize doğru yöneldik. Lakin bu pek sakin bir dönüş olmadı çünkü yine kaybolduk. Bilmediğimiz sokaklara girdik. Çıkana kadar bir hayli uğraştık ama olsun. Kaybolmayı da seviyorum ben.

Maşukiye Resimleri

yolcu

Hissetmediğin her yer uzaktır. http://www.biriyilik.com http://www.yapmake.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir