Olympos Gezi Rehberi

Olympos, Antalya körfezinin güney-batı kıyısında, il merkezinin 80 km. güneyindedir. Günümüzde Çıralı, Yanartaş ve Diliklitaş isimleriyle de anılan Olympos’un yerini Strabon şöyle anlatır:

“..Hiera burnundan (Kırlangıç burnu) Olbia’ya (Antalya yakınında) üç yüz altmış yedi stadiadır; ve bu uzantı üzerinde yalnız Krambusa değil, fakat sonraları Phoinikos olarak da adlandırılan Olympos Kenti ve aynı adı taşıyan bir dağ bulunur.”
Kentin güneyinden Sepet dağı ile başlayan ve oldukça dik yükselme Musa dağında 568 m.ye ulaşır, kuzeydeki dik yamaç ise Omurga dağının güneyini oluşturur,batısında da Gölbükü tepesi yer alır. Kent,Tahtalı dağından çıkarak denize doğru akan bir ırmağın iki yanında kurulmuştur. Antik çağlarda bu ırmağın yatağı düzgün taşlarla örülerek bir kanala dönüştürülmüştür.

Image

Olympos, Luwi kökenli bir sözcük olup Batı Anadolu’nun Hellenleştirilmesi sırasında Hellenceye uydurulmuştur. Olympos’un kuruluşu ile ilgili kesin bir tarih verilememektedir. Bununla beraber M.Ö. 168-178 yıllarında Lykia Birliği içerisinde sikke bastığı da bilinmektedir. Strabon bu birliği meydana getiren 23 kent arasında Birlikte üç oyu olan Olympos’un ayrı bir önemi olduğunu vurgulamıştır.

Hellenistik dönemde kent uzun süre Akdeniz korsanlarının barınağı olmuştur. Strabon bu işlevi şöyle anlatır: “Tauros (Toros) dağları yamaçlarında Zeniketos’un korsan kalesi bulunur. Olympos’u kastediyorum.” Başta Olympos olmak üzere çevreyi korsanlardan temizleme görevi Romalı kumandan Servilius İsauricis’e verilmiştir. M.Ö.78’de Tarentum’dan yola çıkan Romalı kumandan dört yıl boyunca onlarla uğraşmış ve sonunda korsanların reisi Zeniketes’i Olympos’da yenmeyi başarmıştır. Kenti de korsanlara yardım ettikleri gerekçesiyle cezalandırarak buradaki heykelleri Roma’ya götürmüştür. M.S. 200’de yeniden imar edilen Olympos, bunu izleyen yıllarda en parlak dönemini yaşamıştır. Ancak M.S.300’de yöreye sürekli yapılan korsan saldırılarından epeyce zarar görmüş, çoğu kez de yağmalanmıştır. Bu yüzden güç günler geçirmiş,zamanla önemini yitirmiş ve küçük, önemsiz bir yerleşime dönüşmüştür.
Çiçeron’un Phaselis ile birlikte eski mamur şehirler diye sözünü ettiği Olympos’daki doğal gaz püskürtmelerinden ötürü kent ateş ve demirciler tanrısı Hephaistos kültüyle ün yapmıştır.

Image


Bazilikası ve hamam kalıntıları da kentin günümüze ulaşabilmiş belli başlı yapılarıdır. Tiyatronun bir kenarı oldukça iyi korunmuş olmasına karşılık Cavea’nın oturma kademeleri oldukça haraptır. Kemerlerin,tonozların taşıdığı tiyatronun skenesi (sahne binası) ise çok kötü bir durumdadır.

Olympos’un ortasında ve akarsuyun 150 m. batısındaki mabet, 2.90 x 7.85 m. ölçüsünde, İon üslubunda bir templum in antis(önünde iki küçük sütun bulunan megaron tipi tapınak) dir. Çevreye taşları yayılmış olup sadece cella ile pronaos arasındaki anıtsal kapısı iyi durumdadır.

Hangi tanrıya atandığı bilinmeyen bu mabedin kapı yanındaki bir heykel kaidesi üzerindeki yazıttan Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un (161-180) heykelinin olduğunu okumaktayız. Bu da mabedin büyük bir olasılıkla onun zamanında yapıldığını göstermektedir. Olympos’un güneyinde, büyük çoğunluğu tonoz örtülü, kapı lentoları ile yazıtlarının günümüze geldiği mezarların yanında az da olsa lahit mezarlar dikkati çekmektedir. Deniz kenarından kente girildiğinde akropolün altında M.S. II. yy. ait olup sonra tekrar M.S. V.yy. da ikinci defa kullanılmış olan , 1992’de Antalya Müzesi’nin yaptığı kazı sonucu ortaya çıkarılan bir mezar odası görülmektedir. Tabandaki asker ve aslan figürlerinin bulunduğu mozaikler M.S. V.yy.’ a aittir. Odanın içerisinde iki adet lahit vardır. Bunlardan biri Marcus Aurelius Zosiumas isimli bir Olympos’luya diğeri ise kaptan Eudomos için yapılmıştır. Bu lahitin üzerinde bir gemi kabartması işlenmiş olup yanındaki yazıtta da Zosimas’ın dayısı kaptan Eudomos adı yazılıdır. Yazıtın metni şöyledir:

“ Son limana girdi demirledi çıkmamak üzere
Çünkü ne rüzgardan,ne de gün ışığından medet var artık
Işık taşıyan şafağı terkettikten sonra Kaptan Eudomos
Oraya gömüldü gün misali kısa demirli gemisi
Kırılmış bir dalga gibi.”

Image

Muhtemelen bu Zosimas kentin önemli kişilerinden biri olmalıdır. Eudomos’un da bir korsan olup olmadığı ise tartışmalıdır.
Bu mezar odasının biraz yukarısında ve batı tarafta “Piskopos Evi “olarak adlandırılan M.S. V .yy. ait yapı bulunmaktadır. Burası XV.yy. daki büyük depremde tabanı bir m. su altında kalmıştır. Kalıntı parçalarından iki katlı olduğu anlaşılan bu yapının hem tabanının hem de üst katının mozaiklerle süslü olduğu anlaşılmaktadır.

Olympos’un ana caddesi nehire paralel olarak uzanmaktadır. Evvelce bu nehrin karşısına Roma devrinde yapıldığı bilinen bir köprü ile geçiliyordu. Bugün köprünün sadece ayaklarından kalan izler görülebilmektedir. Tiyatro ile deniz arasındaki Bizans bazilikasının yanındaki, sütunların çevrelediği anlaşılan tonozlu kalıntıların Agora ve Gymnasion’a ait olması büyük bir olasılıktır. Kentin içerisindeki tonozlar, ev yıkıntıları ve mezarların büyük bir çoğunluğu ne yazık ki defineciler tarafından tahrip edilip soyulmuşlardır.

Image

Gezilecek Yerler

Kemer, en yoğun tatil beldelerinden biri. Akdeniz’e has mavisiyle cazibesini koruyan temiz denizi Toros’ların yemyeşil çam ormanları, narenciye bahçeleri ile çevrili. Kemer’de gündüz ve gece apayrı dünyalar yaşanıyor. Plajın sahil kesimi rengarenk şemsiyelerle, şezlonglarla görünmez olurken, denizin açıkların Jet-Ski, banana, su kayağı, parasailing, surf hamburger’e binenlerle renkleniyor. Kemer’de geçtiğimiz yıllarda hizmete giren Aquaworld isimli birde su cenneti var. Özellikle Turistler, her türlü su eğlencelerine katılıp, kaydıraklarla kayarak akşama dek aktivitelerin tadını çıkartıyorlar. Gece ise ışıklandırılan sokaklara taşan masalarda, Akdeniz yemeklerinin tadına geç saatlere kadar bakılıyor.

Olimpos Milli Parkının inişli çıkışlı,tozlu topraklı parkurunda bir serüven yaşamak,üstü açık 4×4 jeeplerin eşliğinde doğa ile bütünleşip asfalt yollardan ve kalabalıktan uzakta; çamların yeşili, gökyüzünün mavisi ve dağların morluğunda hem gözlerinizi hem de ruhunuzu dinlendirmek isterseniz, buyrun safariye…

Safari başlıyor!..
Acenta, Antalya’nın Kemer ilçesi çevresinde kalan ve tura katılacak rezervasyonlu turistleri, sabah kaldıkları otellerden teker teker toplayarak hareket noktasına getiriyor. Burada, sürücü ehliyeti olup da safari boyunca aracı kendisi kullanmak isteyenlere jeepler verilirken, diğer yolcularda duruma göre araçlara yerleştiriliyor. Yola çıkılmadan önce şöförlere safarinin bir ralli olmadığı, dağ yolunu boş, trafikten uzak, işaret levhalarının ve görevli polislerin bulunmadığı bir yol olarak görüp trafik kurallarının ihlal edilmemesi gerektiği vurgulanıyor. Bir çeşit mukavemet ve macera türü gezide safarinin tozunu yutmayı göze alan yolculardan yolun sağından gitmeleri, birbirlerini sollamamaları ve konvoydan ayrılmamaları isteniyor. Saat 10’da start alan konvoy Olympos Milli Parkı’na doğru yola çıkarken acenta yetkilileri, yolcuların isimlerini her olasılığa karşı sigorta şirketine fakslayarak, turu sigortalıyorlar.
Kemer ilçesinin Aslanbucak Köyü’nden geçip, Beydağları’na doğru tırmanmaya başlayan safari yolcuları 3 km sonra asfalt yola veda edip, 108 km sürecek parkurun rampa yukarı ve toprak olan dağ yoluna giriyorlar. Yaz aylarında yoğun ağustos böceği seslerinin arasında, temiz ve serin dağ havası eşliğinde önce Kesmebağ mevkiine geliniyor. Çam ağaçları ile kaplı bölgede, zaman zaman ata binen turistlere rastlanıyor. Biraz ilerde ise kanyon başlıyor ve Kemer deresine paralel yol alınıyor. Olympos turuna çıkan turistlerin bir kısmı, aynı anda aynı yerde çakışmamak için molalarını çıkışta verip dönüşü Olympos Antik Kenti’ne çeviriken; bir kısmı da son molayı Kesme Boğazı mevkiinde verip, safari tozunu Kemer deresinin küçük göletine girerek bırakıyorlar.

İlk mola…
İlk mola, orman işçilerinin kışın konakladıkları küçük yerleşim bölgesinde veriliyor. Çeşme başında araçlardan inen safariciler, şöyle bir dolaşıp serinledikten sonra saat 10.30’da Gedelme Köyü’nün mahallesi olan Tek Kanat’ta tur yolcularına alışık bir köy evine konuk oluyorlar. Yufka ekmek ve keçi peynirli çay molası sırasında evin hanımı, el emeği göz nuru elişi dokumaları bir çırpıda sergiliyor konuklarına… Çoğunluğu Rus ve Alman turistler, dağın tepesinde karşılaştıkları bu dantellere hayranlıkla bakarken, köyün eşşeği ile çocuklara minik turlar da düzenliyor…

1600 m yüksekliğe tırmanan grup, seyir tepesinden Kemer’e bakarken verilen 3. molada tur yolcuları birbirleri ile biraz daha kaynaşıp, hatıra fotoğrafları çektiriyorlar. Bu sırada Antalya’ya oranla hava 13-14 derece daha serinken öğlene doğru yükselen güneş, etkisini gösteriyor. Yunan mitolojisine göre tanrıların toplandığı 2366 m yükseklikteki Olympos Dağı ziyareti bittikten sonra 25 yıldır gömü yapılmayan bir başka köyün, Yörük mezarlığına geliniyor. Bir başka fotoğraf molası sonrasında ise Ağalar Köyü’nün buz gibi soğuk ve hazmettirici özellikli kaynak suyu ile iştahlar açılıyor. Arazi yapısı ve kaya şekilleri ile de ilgi çeken bölgenin yol kenarında “Klu Klux Klan” maskesine benzeyen doğal kaya, turistlerin bir mola daha almasına neden oluyor. Bir anda jeeplerden atlayıp çevreye çiçek gibi dağılan grup, rehberin “Haydii araç bin gidiyoruz!” türkçe komutuyla aynı çabuklukla toparlanıp, hareket ediyor. Sırada Söğüt Cuması köyü sonrasında tahtalı köprüde yapılan, heyecanlı ve hayli çekişmeli ‘ip çekme’ yarışması var… İkiye ayrılan gruptan, kaybeden taraf, suya düşerek sırılsıklam oluyor. Saatler 13.30’u gösterdiği sırada ise öğle yemeği için Altınkaya köyünde canlı alabalık üretim çiftliğinin Forella ve Özer adlı restorantlarına geliniyor. Birbirine paralel ve çarçabuk park edilen jeeplerden inen turistler, balık havuzlarını gezip bu tur için önceden hazırlık yapan restorantın masalarına yerleşiyorlar. Standart alabalık tava, bunu sevmeyenlere omlet, çoban salata, bira, kola ve meşrubattan oluşan yemek büyük bir iştahla yenirken; tura katılan turistler, artık birbirleriyle çatpat da olsa ortak bir lisanla anlaşabiliyorlar. Yemek sonrasında “Rehavet Terasları”na geçiliyor. Burada kah bağdaş kurarak kah uzanırcasına istirahat edilirken elma, tarçın ve adaçayları yudumlanıyor. Bu arada küçük animasyonlarla turistleri eğlendiren rehber, onları tekrar jeeplere davet ediyor. Restoranın şakacı görevlileri de turu, hortumla ıslatarak uğurluyor. Yol üstünde köy çocukları küçük ama lezzetli yeşil elmalarından satıyorlar. Bu arada tur araçlarının lastiklerinden birisi patlarsa, ekip tarafından krikosuz ve bir hamlede kaldırılan jeepin lastiği iki saniye kadar kısa bir sürede değiştiriliyor.

Ve dönüş…
İniş yolundaki ilk etapta, Saraycık harabeleri geziliyor. Antik alanda duvar kabartmaları, Akropol gibi kalıntılar görülüp, bir başka etapta kısa bir süre traking yapılıyor. Tekrar jeeplere binenler, ilginç arazide bazen bir dere yatağından tıpkı bir sürat motoru gibi suları yara yara geçiyor, bazen de 70 derece meyilli engebeler aşıyor. Turun bu keyifli etaplarının sonunda Kesme boğazına geliniyor. Ayakları Likya döneminden kalma dere üstündeki narin köprüde fotoğraflar çekilip, gölette safarinin tozundan arınılmaya çalışırken tur rehberi adlara göre düzenlenen ve safariye katılanları belgeleyen sertifikaları teker teker dağıtıyor. Daha sonra ise telsizle acentayı arayarak yaklaştıklarını ve servis araçlarının hazırlanmasını anons ediyor. 5-6 km sonra, saat 18.30 civarında bitmesi hiç istenmeyen yolculuk o gün için noktalanırken Kemer’e gelindiğinde adeta bir rüyadan uyanılıyor.

Neler gerekli?
Gün boyunca güneş altında devam eden tur için şapka, altı lastik ıslaklığa dayanıklı türde hafif bir ayakkabı, rahat hareket edilebilecek şort, havlu, mayo, meyve soymak için bir çakı ve yaşananları belgeleyebilmek için bir fotoğraf makinesi en gerekli ihtiyaçlarlar… Bunun dışında uzun saçlı hanımlar için, toza karşı saçlarını toplamaya yarayacak toka, boyunlarına bağlayacakları ve zaman zaman tozdan ağızlarını koruyacakları fular, güneş gözlüğü ve krem yine gerekli araçlardan. Hanımlar, aksesurlı giyecekler yerine sade ve kire-toza dayanabilecek giysiler seçmeliler. Çocuklu aileler ise olası bir arı sokmasına karşı yanlarında bir şişe amonyak bulundurabilirler.

yolcu

Hissetmediğin her yer uzaktır. http://www.biriyilik.com http://www.yapmake.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir