Kasırga Nedir
Sıcak iklim kuşağında, ani basınç farklarından kaynaklanan ve hızları saatte 100 – 150 km.ye kadar çıkabilen çok şiddetli rüzgârlardır. Daha çok okyanuslar üzerinde oluşurlar. Belirli yollar izleyerek karaların üzerine de sokulurlar. Sarmal hava hareketleri halinde olduklarından, genellikle hortumlara sebep olurlar. Çevrelerine büyük zarar verirler. Kasırgalara Asya’nın güney kıyılarında ve Avustralya’nın Büyük Okyanus kıyılarında Tayfun (Çince ”Büyük rüzgar” demektir), Meksika Körfezi kıyılarında Hurrican (Hariken), Afrika’nın bazı kesimlerinde ve Latin Amerika kıyılarında da Tornado (Hortum) adı verilir
1-Fırtına, hortum ve kasırga gibi kuvvetli hava olaylarının argodaki kullanımı.
2-Kuzey Pasifik Okyanusunun doğusunda, Meksika Körfezinde, Karayıp Denizinde ve Kuzey Atlas Okyanusunda görülen, saatteki hızı 65 Knots veya 74 deniz milini (12 Bofor) geçen tropikal siklonlara verilen isim. Bu tür kasırgalara, Batı Pasifik’te tayfun, Hint Okyanusunda ise siklon adı verilmektedir.
3-Cumulonimbus bulutundan aşağı doğru sarkan ve yere dokunan, kendi dar ekseni etrafında şiddetli bir şekilde dönerek çok uzun yol kat edebilen hava kolonu. Baca görüntülü bu olay fırtına olarak isimlendirilen hava olaylarının en tahrip edicisidir. Kasırga dünyanın belli yerlerinde sık sık görülen meteorolojik bir olaydır. Kasırganın temel karakteristikleri şunlardır: Fazla kararsızlık sonucu oluşan kuvvetli bir Cb bulutu ile aşağı doğru sarkan ve kendi etrafında dönen hareketli bir vorteks, dolu ve gökgürültüsü başta olmak üzere kuvvetli yağış, helezon şeklinde yukarıya doğru dönerek yükselen kuvvetli rüzgar ki hızı 200 ile 400 kilometre arasındadır ve saatte yatay olarak 40 ile 75 kilometre hızla 450 kilometrelik bir rotada hareket.
Kasırga
İnsanlık tarihinde kasırgalar konusunda ilk kayıtlar Mayaların hiyerogilifik yazıtlarında yer almaktadır. Mayalar kasırgaya eğilimli kıyılardan uzak durmuşlar ve yerleşim yerlerini kıyıdan uzakta yaparak kasırgadan korunma ve risk azaltma yöntemleri geliştirmişlerdir. İngilizce’de kasırganın karşılığı “Hurricane” kelimesidir. Bu Mayalardaki tanrılardan birinin adıdır. Maya inançlarına göre tanrı Hurakan nefesiyle sulara üfleyerek kurak topraklara götürmektedir.
6 Eylül’de başlayan ve Kuzey Amerika’nın güney kıyılarında etkili olan Katrina kasırgası erken uyarılara rağmen binlerce insanın hayatını kaybetmesine, evsiz kalmasına ve bölgeden uzaklaştırılmasına neden oldu. Ekonomik kayıp 100 milyar doları aştı. Bush yönetimindeki Amerikan hükümeti Şokta. Halk panik içerisinde. Acil durum yönetiminde iddialı olan Amerika bu kez yaraları saramadı. Zencilerin yoğun olduğu New Orleans halkı ayrımcılıktan şikayetçi. Zenginler bölgeden kaçtı. Fakirler kurtarılmayı bekliyor. Tepkiler karşısında Başkan Bush bölgeye defalarca gitmek zorunda kaldı. Ulusal yas ilan edildi. Tüm Dünya Amerika halkı için yardım elini uzattı. Acil Durum yönetim kuruluşu FEMA yardım çalışmalarında 40 000 gönüllüye gereksinim olduğunu söylüyor.
Siklonik Fırtınalar (Hortumlar, Tayfunlar Kuzeydoğu Fırtınaları ve kasırgalar) İnsanlar için felaket olabilen olağanüstü hava durumlarının çoğu, gerçekte normal olmakla birlikte, doğal hava düzeninin açık ve kaçınılmaz küresel okyanusal, atmosferik ve iklimsel seyrinin bir sonucudur. Bu olaylar çeşitli şiddetli fırtınalar, kuraklık, çölleşme ve uzun vadede önemli sonuçları olan kompleks bir hava olayıdır. Doğal olmakla birlikte bu olayların sıklığında son yıllarda artış olmasından insanlar sorumlumudur? Sözgelimi, bu olayların başlamasına neden olan atmosfer kimyasındaki değişikliğe insanların katkısı nedir? Tropikal bölgede olması nedeniyle bu tür afetlerden sık sık etkilenmesi beklenen Amerikanın bu değişikliliğe katkısı nedir? Dünya nüfusun yüzde 5’ine sahip olup kirliliğin yüzde 25’ini yaratan Amerika’nın afetlerden şikayet etmeye hakkı var mıdır?
Bir siklon; atmosferde bir alçak basınç sistemi çevresinde dönen yaklaşık olarak dairesel, içe dönük sarmal rüzgar hareketlerinin oluşturduğu şiddetli fırtınadır. Her ne kadar bizler siklonları yıkıcı tropikal fırtınalar olarak görme eğiliminde olsak da; terimin bilimsel kullanımı daha geneldir ve daha geniş, zayıf alçak basınç sistemleri içerir. Bu tip sistemler; Koriolis etkisinden dolayı, kuzey yarım kürede saat yönünün tersi, güney yarım kürede ise saat yönünde dönerler. Hortumlar, Tayfunlar, Kasırgalar bu siklonik sistemin karakteristik oluşumlarıdır. Hortumlar alçak basınç merkezli siklonik fırtınadır. Kısa ömürlü ve yersel olarak etkilidir. Genelde 300-400 metre genişlikte dar, keskin, belirli yollar izlerler. 83 tonluk bir demiryolu aracını kaldıracak veya bir ev derin dondurucusunu 2 km uzağa taşıyacak güce sahiptirler. Hortumlar hızlı hareket eden orta- paralel siklonik fırtına sistemlerinin soğuk cepheleri boyunca oluşurlar. Hareketli bir soğuk hava kütlesi, alttaki bir ılık hava kütlesi ile karşılaşınca, nemli, ılık hava yukarı fırtınanın göbeğine doğru sarmal hareket etmeye başlar. Aynı anda soğuk havada sarmal olarak aşağı doğru hareket ederek huni biçimli bulutlarını oluşturur. Hortumların yıkıcı etkileri, kısmen saatte 450 km’yi bulan rüzgar hızlarından, kısmen de huninin içinde oluşan boşluklardan (vakum) meydana gelir. Huninin içindeki hava basıncı, normal hava basıncının yüzde 60’ı kadar az olabilir. Havanın iç ve dış basınç farkı yüzünden binalar patlayıp, parçalanabilir. Bu kısmi vakum, hortumun toprağı emmesine ve huni bulutun tipik karanlık ve kötü görüntüsünün oluşmasına sebep olur.
Okyanuslarda oluşan tropik siklonlar, alçak hava basınç merkezleri ve siklonik rüzgar sirkülasyonları ile karakterize edilebilirler. Hortumların tersine tropik siklonlar daha uzun ömürlü ve daha bölgeseldir. Alçak basınç merkezleri hortumlardan daha az şiddetlidir. Fakat böyle bir fırtınanın toplam gücü korkunç olabilir. Bu tropikal siklondaki enerji çıkışı, hidrojen bombasının enerjisine denk olabilir. Tropikal siklonlara Karayipler ve Kuzey Amerika’da Kasırga, Batı Pasifik’de tayfun ve Hint Okyanusunda ise tropik siklon adı verilir. Bir tropik siklon 600 km çapında dev bir girdaba benzeyen dairesel bir fırtınadır. Bu tip fırtınalar kararsız hareket eder ve haftalarca sürebilir. Şiddetli alçak basınç merkezleri, hızları saatte 300 km’ye ulaşan rüzgarlar yaratır. Genişliği 30-40 km’ye varan ve fırtınanın gözü denen merkezde, hızla hareket eden gizli rüzgarlar yukarı doğru yaklaşıp dururlar, fakat asla fırtınanın merkezine ulaşamazlar.
Tayfun ve kasırgaların verdiği zararlar, ortaya çıkan şiddetli rüzgarların, şiddetli yağış ve taşkınların, şiddetli dalgaların etkisinden kaynaklanır. Su baskınları kasırgalarla birleştiğinde zararlar daha da artar. Çünkü, hem şiddetli yağıştan dolayı akarsular taşar; hem de şiddetli fırtına dalgalarından dolayı kıyıdaki kum sedleri yıkılır ve kıyıları su basar. Katrina Kasırgası’nda durum böyle olmuştur.
Kasırgalar şiddetlerine göre sınıflanır. Beş kategoriye ayrılır. Rüzgar hızı saatte 119-153 km arasında ise 1. kategori, hızı saatte 154-178 km arasındaysa 2. kategori, hızı saatte 179-209 km arasındaysa 3. kategori, hızı saate 210-250 arasındaysa 4. kategori ve hızı saatte 250 km yi aşan kasırgalarda 5. kategoride ele alınır.
Çeşitli karmaşayı ortadan kaldırmak için Fırtınalara ad vermek kural haline gelmiştir. Bu adlar fırtınalar ortaya çıktıktan sonra değil, daha önceden belirlenir. Gelecekte oluşabilecek kasırgaların adları şimdiden bilinir. Katrina’da da böyle olmuştur. 1979 yılına kadar sadece kadın adı verilen kasırgalara bu tarihten sonra erkek adları da verilmeye başlanmıştır. Bu adlar İngilizce, Fransızca ve İspanyolcadır.
Kasırgalar Şiddetli Kıyı Dalgalarına Neden Oluyor
Şiddetli rüzgarlara bağlı olarak, göl ya da okyanuslarda su seviyesindeki geçici yükselmelere fırtına dalgaları denir. Su yüzeyi ile rüzgar arasındaki sürtünme, suyun bir körfez ya da göl gibi kapalı bir alanda birikmesine neden olur. Atmosfer basıncındaki keskin bir düşüş de fırtına dalgalarına sebep olabilir. Siklonun gözündeki alçak basınçlar su yüzeyinin 1 m kadar yükselmesine neden olabilir. Fırtına dalgaları özellikle gel-git veya dalgalara rastladıklarında su baskınları nedeniyle kıyılara büyük hasarlar verir. Kıyı çizgisi ve yaklaşan fırtına arasındaki açı da dalga yüksekliğinde etkilidir. Fırtınalara bağlı olan can kayıplarının birçoğunun nedeni kıyıdaki su baskınlardır. 1970 Bangladeş siklonu, normal su seviyesinden 4,5 m yükseklikte; kurtulan bazı insanların anlattığına göre ise 9 m’ye varan fırtına dalgaları oluşmuştur.
Kasırgaların tarihinde bazı önemli olaylar
Araştırmacılar fırtınaları sadece 100 yıldan beri bilimsel olarak çalışmaktadırlar. Bu bakımdan, geçmişte oluşan kasırgalar hakkında fazla bir bilgi yoktur. Sözgelimi, Jeologlar, Alabama yakınındaki gölde buldukları çökellerin 3000 yıl önce Meksiko körfezinde meydana gelen bir kasırga sonucu olduğunu düşünmektedirler. Aynı şekilde Florida dolayında 1000 yıldan yaşlı kasırgaya ait çökellere rastlanmıştır.
Tarihte pek çok fırtına önemli izler bırakmıştır. Bunların bir kısmı antik söylencelerde bile yer almaktadır. 1565’de bir kasırga Fransız donanmasını yok etmiş, bunun sonucu olarak ta İspanyollar şimdi Florida olan Fransız kalesini işgal etmiştir. 1609’da İngiltere’den Virginia’ya yolcu taşıyan gemilerin bazıları kasırga sonucu parçalanmış. Bazı gemiler ise Bermuda’ya sürüklendi ve bu insanlar Bermuda’ya yerleşen ilk halk oldu. 1800 lü, 1900 lü yıllarda ekvatoral ülkeleri etkileyen pek çok kasırga vardır . 1893 de meydana gelen fırtına Louisiana, South Carolina ve Georgia gibi eyaletleri etkilemiş ve 4000 den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. 1900 yılında ünlü Teksas Kasırgası’nda 8000 kişi hayatını kaybetmiştir.
Bu yüzyılda Amerika kıyılarında meydana gelen en büyük kasırgaların bazıları şunlardır. 1961 Carla Kasırgası (46 kişi öldü, 500 000 evlerinden uzaklaştırıldı. Hasar 2 milyar dolar), 1865 Betsy Kasırgası (Louisiana kıyılarında 75 insan öldü. Maddi zarar 6 milyar dolar), 1969 Camile Kasırgası ( hızı saatte 350 kilometreye vardı. Virginia’da su baskınlarına neden oldu. 250 insan öldü. Maddi zarar 5.2 milyar dolar), 1970 Celia Kasırgası (Teksas kıyılarını vurdu. 11 kişi öldü. Maddi zarar 1.6 milyar dolar), 1988 Gilbert Kasırgası (rüzgarın hızı saatte 250 km.ye çıktı. Jamaica, Yucatan yarımadası, Teksas ve Oklahama bölgelerini etkiledi. 318 kişi öldü. Maddi zarar milyarlarca dolar), 1992 Andrew Kasırgası (Louisiana ve Florida kıyılarını etkiledi. 1 milyon insan evlerinden uzaklaştırıldı. 318 kişi öldü. Amerikan tarihini en büyük ekonomik kayıplı afetidir), 1999 Floyd Kasırgası (Amerika’nın 13 eyaletini etkiledi. North Carolina en çok etkilenen bölge oldu. Sadece yardım ve kurtarma çalışmaları için 500 milyar dolar harcandı)
Erken Uyarı ve Kasırgalar
Erken uyarı sistemi olan ülkelerde, hortum, tayfun ve kasırgaları ana tehlikesi, yapılar üzerindedir. Andrew Kasırgası 1992’de Florida Louisiana ve Bahama’lara vurduğunda 20 milyon dolarlık hasara sebep olurken sadece 25 kişinin ölümüne sebep olmuştur. Bunun tersine erken uyarı sistemi olmadığından dolayı 1900 yılının Ağustos ayında meydana gelen Teksas Kasırgasına’da Galveston Stone’da 8000 kişi hayatını kaybetmiştir. 1991 yılındaki siklonlar Bangladeş kıyılarını harap etmiş ve 200.000 kişinin ölümüne yol açmıştır. 1970 yılında meydana gelen kasırgada bu sayı ise bu sayı 500.000’i bulmuştur. Bangladeş; alçak kıyı bölgelerindeki yüksek nüfus yoğunluğu ve erken uyarı sistemi ya da acil müdahale mekanizması eksikleri yüzünden siklon risklerine karşı savunmasızdır.
Kuzeydoğu Fırtınalarının (Nor’easters) en bilinen örneği, Birleşik Devletlerin Atlantik kıyılarına 7 Mart 1962’de vuran Ash-Wednesday fırtınasıdır. 10 m yüksekliğe kadar erişen fırtına dalgaları kıyıları günlerce etkilemiş ve 300 milyon dolarlık maddi hasara yol açmıştır. Katrina Kasırgasında ise erken uyarı sistemine rağmen maddi hasar 100 milyar doları aşmıştır. Erken uyarı sisteminde büyük gelişmelere rağmen bu tür olağan dışı atmosferik olaylar büyük zararlar vermeye devam etmektedir. Fırtınaları neyin tetiklediği konusunda hala bilinmezler vardır.
Sonuç
Katrina kasırgası gibi olağan dışı hava koşulları aslında özellikle ekvatoral kuşakta beklenebilecek doğa olaylarıdır. Hortum, Tayfun ve Kasırga gibi olayların yarattığı afetlerin verdiği büyük ekonomik kayıplar, insanların dikkatini bu tarafa çekilmektedir. Bu olayların yarattığı şiddetli dalgaların kıyı bölgelerini su altında bırakması, ağır yağışlarla dere yataklarının taşması ve şiddetli rüzgar gücünün yerleşim yerlerinde verdiği hasarlar gibi sonuçlar ekonomik zararların başlıca nedenleridir. Bu tür olaylar kuraklık, aşırı yağışlar ya da balıkçılık sektörünün olumsuz etkilenmesi gibi uzun vadeli küresel sorunlara da yol açtığı bilinmektedir. Son yıllarda bu tür olağan dışı atmosferik olayların sıklığında ve şiddetindeki artışlar için Amerika gibi gelişmiş ülkelerin teknolojik yanlış ülkeleri de sorgulanmalıdır. İçinde yaşadığımız geminin su alamsı durumunda hepimizin yok olacağının artık bilincinde olmamız gerekmektedir. Türkiye de bu tür iklimsel dalgalanmaların etkisinden uzak olsa da dolaylı etkilerine oldukça açıktır. Uzaktaki bu olaylardan ders almasını bilmelidir. Doğayı ve atmosferi kirletici uygulamalardan uzak durmalıdır. Yoksa “Yarından Sonra” filmindeki sahneleri gerçek yaşamımızda görmemiz hiç de olağan dışı olmayabilir. Unutma “Doğa yok olursa sen de yok olursun”
Kasırga isimleri nereden geliyor?
Amerika, ülkeyi yerle bir eden Katrina kasırgasının ardından simdi de Florida`yi vurması beklenen Ophelia kasırgasına hazırlanıyor. Peki kasırga isimleri nereden geliyor. ABD, Ulusal Kasırga Merkezi`nin her yıl hazırladığı resmi kasırga listesine göre, Ophelia`dan sonra sırasıyla Philippe, Rita, Stan, Tammy, Vince ve Wilma kasırga ve tropik fırtınaları bölgeyi etkileyecek.
1979`dan beri alfabetik sırayla kadın-erkek isimlerinden karma liste yapılıyor.
Toplam 6 adet liste bulunuyor ve bunlar rotasyon usulüyle her yıl yeniden onaylanıyor. Yani 2004 listesi, 2010`da tekrar kullanılıyor. Ancak bir kasırga çok yıkıcı olduysa o kasırganın bulunduğu listeye sıra geldiğinde, Dünya Meteoroloji Örgütü ile eşgüdüm halinde, söz konusu kasırga “emekliye“ sevk ediliyor.
Örnegin, geçen yılki Charley, Frances, Ivan ve Jeanne`in ardından bu yıl Katrina kasırgası “emekliye“ ayrılmak zorunda kalacak.
Kasırgalara yazılı ve konuşma dilinde ayırt edici kısa ve kolay isimler verilmesi, bu kasırga ve tropik fırtınaları özellikle kıyı üsleri ve denizdeki gemilerin tanımlaması sırasında önemli kolaylık sağlıyor.
Rüzgar, Kuvvetli Rüzgar ve Fırtına
RÜZGAR NASIL OLUŞUR
Rüzgarlar hava kütlelerinin dünya üzerinde dünyaya göre yaptıkları hareketlerdir. Bu hareketleri sağlayan atmosferik kuvvetler vardır. Hava kütleleri bu kuvvetlerin bileşke etkisiyle kuvvet yönünde yüksek basınçtan alçak basınç merkezlerine doğru hareket ederler. Bu kuvvetler:
§ Basınç kuvveti
§ Sürtünme kuvveti
§ Yerçekimi kuvveti
§ Coriyolis kuvveti
§ Merkezcil kuvvetler (Merkeze çeken veya merkezden uzaklaştıran kuvvetler) dir.
Bu kuvvetlerden, Coriyolis kuvveti sadece havaya değil, dünya üstünde hızlı hareket eden her şeye hareket yönünü Kuzey yarıkürede sağa, Güney yarıkürede sola saptıracak şekilde bir kuvvet uygular. Bu kuvvet, kuzey- güney doğrultusundaki hareketlerde maksimum etkili olurken doğu- batı veya tersi durumdaki hareketlerde etkili değildir. Merkezcil kuvvetler de bir dönü hareketi varsa etkilidir, doğrusal hareketlerde etkili değildir.Yerçekimi kuvvetinin yönü daima dünyanın merkezine doğrudur ve şiddeti kutuplarda ekvatordakinden biraz daha fazladır. Sürtünme kuvveti sürtünmenin olduğu yüzeylerde hareket yönüne zıt yönde bir kuvvet olarak etki eder. Sürtünmenin çok olduğu yer yüzeyinde sürtünme kuvveti fazladır, üst atmosfere çıkıldıkça etkisi giderek azalan bir kuvvettir.
Basınç kuvveti birim yüzeye üstündeki havanın ağırlığının uyguladığı kuvvettir. Havanın ağırlığı çevresinden azsa alçak basınç çoksa yüksek basınç denir. Meteorolojik haritalarda alçak basınç alanı L ile yüksek basınç alanı da H ile gösterilir. Merkezler arasındaki basınç farkları aradaki uzaklığa göre değerlendirilir. Buna basınç gradyan kuvveti denir. Basınç gradyan kuvveti büyüdükçe rüzgar hızı artar.
BASINÇ FARKLARI NEDEN OLUŞUR
Çünkü dünyamız, güneşten gelen ısıyı ekvator bölgesinin her zaman dik açıyla, kutup bölgelerinin de her zaman eğik açıyla almasını sağlayacak bir konumda yaratılmıştır. Bu durum ekvator bölgesinin her zaman çok sıcak, kutup bölgelerinin de her zaman çok soğuk olmasını sağlamıştır. ( Dünyamızın kutup ekseni ile yörünge düzlemi arasında 23.5 derecelik bir açı vardır ve dünyamız sağa doğru eğik konumuyla kendi ekseni etrafında ve güneş etrafındaki yörüngesinde hareketlerini sürdürmektedir ).
Ekvator bölgesi ( 0 -30 Kuzey enlemleri, 0-30 Güney enlemleri arası) kara ve denizde en sıcak alanlardır. Bu alanlarda önce kara yüzeyleri ısınır. Isınan yüzeyler alttan itibaren havayı ısıtır. Isınan hava yükselir. Yükselen havanın yerinde, havanın yükselerek terk etmesinden dolayı boşluk oluşur. Bir başka deyişle basınç düşer. Bu sebeple Ekvator bölgesi sürekli olarak dünyanın alçak basınç alanlarıdır. Aynı zamanda yükselen hava yükseldikçe soğur.
Soğuk kutup alanlarında hava alttan itibaren soğur. En soğuk hava en alttaki hava olur. Soğuyan hava ağırlaşır birbirine doğru sıkışarak çöker. Çöken hava aynı zamanda ısınır. Bu yığılma sonucunda yüzeyde yüksek basınç oluşur. Dolayısıyla Kutup alanları dünyanın her zaman yüksek basınç alanlarıdır.
Dünyadaki her zaman var olan bu alçak ve yüksek basınç alanlarının yanında diğer alanlarda karada ve deniz yüzeyinde lokal veya daha küçük ölçeklerde oluşan ve rüzgarların oluşmasına sebep olan basınç merkezleri görülür
BASINÇ FARKLARI RÜZGARLARI MEYDANA GETİRİR
Dünyamızın başlıca enerji kaynaklarından biri güneştir. Atmosferdeki enerji dağılımındaki dengesizlik tüm hava olaylarının kaynağıdır. Rüzgarlar, dünya üzerinde atmosferin mevcut enerji dengesizliklerini azaltmak için sürekli ısıyı (sıcağı, soğuğu), nemi (buhar veya sıvı suyu), bulutları, hava içinde bulunan her şeyi yüksek basınç merkezlerinden alçak basınç merkezlerine doğru beraberlerinde taşırlar. Rüzgarı basınç farklılıkları doğurur. Basınç farklılıklarını da sıcaklık farklılıkları doğurur. Bu farklar büyüdükçe rüzgar hızları da büyür.
BASINÇ ALANLARI
Basınç farklılıkları yüzey hava basıncı ölçümleriyle meteorolojik merkezlerde sürekli tespit edilir. Çevresine göre düşük basınç değeri görülen yerler alçak basınç, yine çevresine göre yüksek basınç değeri olan yerler de yüksek basınç alanlarıdır. Alçak veya yüksek basınç göreli kavramlardır. Alçak ve yüksek basınç alanları rüzgar oluşumunda oldukça önemlidir.
Kuzey yarıkürede bir alçak basınç alanı yerde etrafındaki havayı merkezine doğru saate ters yöndeki akışlarıyla çeker. Dikey doğrultuda ise ısınan bu hava yükseklere çıkar.
Bir yüksek basınç merkezinde de bu durumların tersi görülür. Yani merkezdeki yüksek basınç aşağı yönlü bir hava yığılmasını gösterirken yerde ise rüzgarlar merkezden dışarıya doğru saat yönünde eserler. Bu harekete antisiklonik hareket denir.
SİKLONLAR
Tropik siklonlar veya ekstratropik siklonlar bir alçak basınç merkezi etrafında saate ters yönde hareket eden rüzgarlara sahiptir. Birbirlerinden bazı farkları vardır. Şöyle sıralanabilir:
§ Tropik siklonlar:
o Tropik okyanuslar üzerinde oluşur.
o Fırtına merkezi çevre havasından daha sıcaktır.
o Cepheleri yoktur.
o En kuvvetli rüzgarlar yeryüzü yakınındadır.
o Tropik siklonlar daha çok yaz mevsimlerinde etkilidir.
§ Ekstratropik siklonlarda:
o Tropikler dışında oluşurlar.
o Fırtınanın merkezi çevre havasından daha soğuktur.
o Cepheleri vardır.
o En kuvvetli rüzgarları daha üst atmosferdedir.
o Ekstratropik siklonlar özellikle kış mevsimi boyunca etkilidir.
Kısaca birbirlerinden oluşum yerleri, güçleri ve etki süreleri farklıdır. Burada rüzgarlar alçak merkez etrafında saat yönünün tersinde eserler. Böylece sıcak hava yükselir. Yükselen hava ortamın nem oranı durumuna göre her 100 m yükseklikte 0.6-1.0 derece arasında soğur. Havanın soğumasıyla içindeki buhar yoğunlaşmaya başlar ve böylece bulut oluşumlarına yol açarken açığa çıkan gizli ısı bulutun gelişmesini sağlar..
RÜZGAR SINIFLANDIRMALARI
Rüzgarlar hızlarına göre, sakin, normal, kuvvetli rüzgar, fırtına, kuvvetli ve çok kuvvetli fırtınalar diye gruplandırılır. Normal rüzgar : Rüzgar hızı 10.8 m/s nin altındaki rüzgarlardır, yüzeyde serinlemeyi sağlar ferahlık verirler. Çevreye karşı dostça davranırlar. Ancak, rüzgar hızı 10.8 m/s yi aştığı zaman, rüzgarın gücü artık çevreye dost davranmaz. Bunlara kuvvetli rüzgar denir. Karada görüldüklerinde öncelikle yerdeki toz, ve diğer atıkları kaldırır. Rüzgarın hızı attıkça çevreye düşmanlığı artar. Koparır, söker, fırlatır, zararın boyutu, rüzgarın gücüyle ve esme süresiyle orantılıdır.
Rüzgar hızı 17.1 m/s den fazla olan rüzgarlara fırtına denir. Fırtınaların üst limiti halen dünyada 75.0 m/s civarındadır. Fırtınalar özellikle tropikal veya ektratropik fırtınalar eşliğindeki hava olaylarında görülür.
Fırtınalar karada ve denizde görülebilir. Denizde olanlar karadakinden daha fazla zarar vericidir. çünkü ayrıca deniz dalgası kabarmalarına ve kıyılardaki alçak alanların sular altında kalmasına sebep olurlar.
Fırtınalar bir cephe geçişiyle birlikte görülebileceği gibi, güçlü bir kümülonimbus bulutundan da kaynaklanıyor olabilirler. Kümülonimbus bulutu bazen başlı başına bir tehlike kaynağı olabilir. Çünkü, yıldırım, dolu, şiddetli yağış ve kuvvetli yer rüzgarları bu bulutun ürünlerindendir.
ÜLKEMİZDE FIRTINA DURUMLARI
Ülkemiz orta enlem kuşağında ( 30-60 . kuzey enlemleri) bulunduğu için, bulunduğu konumun bir nimeti olarak tropik alanlarda (30S-0-30N enlemleri) oluşan çok güçlü tropikal fırtınalar (siklonlardan) görülmez. Ancak, ülkemizde ekstra-tropik fırtına denilen tropik alanların dışında görülen fırtınalar zaman, zaman özellikle kışın daha etkili olmaktadır. Bu fırtınaların maksimum hızı 30 m/s civarındadır. Ülkemizde kümülonimbus bulutlarının bir ürünü olarak bulut tabanından aşağıya doğru görülen kuvvetli fırtınalar da tropik alanlarda görülenler kadar güçlü değildir.
Ülkemizde özellikle kış ve bahar aylarında Akdeniz üzerinden gelen güneyli hava akımları kuvvetli fırtınalarına sebep olur. Çünkü Afrika’nın sıcak ve kuru havası Akdeniz üzerinden geçerken nem kazanır. Bu sıcak ve nemli hava güneyden ülkemize sokulur ve kuzeye doğru yolculuğuna devam ederken kuzeyin soğuk havası da güneye inmeye çalıştığı için kuvvetli fırtınalara, yağışlara sebep olur. Fırtınalar güney ve güney batı kıyılarımızda ilk etapta etkili olurken, kara içlerine sokuldukça cephe sistemlerinin şiddetleri azalır.
DÜNYADAKİ FIRTINALAR
Dünyanın tropik okyanus alanları kuvvetli fırtına alanlarıdır. Çünkü sıcaklık, ve nem fazladır. Basınç farkları yatay ve dikeyde çok büyüktür. Kümülonimbus bulutları tek bir hücreli değil çoklu veya süper hücreler şeklinde haftalarca etkili olabilecek büyüklüktedir. Tropikal fırtınalar kuvvetli siklonlardır. Bir alçak basınç alanı etrafında saat yönünün tersine dönen ve maksimum rüzgar hızları 70 m/s ye kadar çıkan çok kuvvetli rüzgarların bulunduğu hava olaylarıdır. Tropik fırtınalar hız değerlerine göre sınıflara ayrılırlar. Sınıf 3 ten itibaren fırtına şiddetlerinin yıkıcılığı artmaktadır. Sınıf 1 de en düşük rüzgar 32 m/s iken sınıf 5 te en kuvvetli rüzgar da 67.5 m/s den fazladır.
Tropik fırtınaların dünyada toplam görülme sıklığı yılda 100 civarındadır. Bu fırtınaların etki alanlarına göre şiddetleri ve ülkelere göre isimlendirilmeleri farklıdır. Kuzey Atlantik Okyanusunda olanlara hurricane, Pasifik Okyanusunun Çin yakınlarında olanlarına tayfun, Hint okyanusunda olanlara da siklon denilmektedir. Ancak şiddet bakımından ve sayı bakımından en fazla Hint Okyanusundan kaynaklanan fırtınalar etkilidir. Çünkü Hint okyanusu ekvator yöresinde daha yaygın ve karalara daha yakındır. Okyanus su sıcaklığı 26.5° C daha fazla olduğunda bu alanlarda çok kuvvetli tropik fırtınalar oluşmaktadır. Bu fırtınaların hareket yönü kuzeye doğru olduğu için uğradığı kıyı alanlarında ve kara içlerinde şiddetli yağmurlar, deniz kabarması sonucunda ani sel baskınları, kuvvetli rüzgarlar, şimşek, yıldırım ve hatta kuvvetli dolu ile birlikte etkili olurlar. Kuvvetli rüzgarların sürekliliği sebebiyle zararlar en çok rüzgardan görülür. Etki süreleri kara içlerinde birkaç haftaya kadar çıkabilmektedir.
Sıcak tropik deniz ve okyanus suları yüksek nisbi nem, alt ve orta troposfere kadar çıkan kuvvetli siklonik oluşumlarıyla adına, siklon, tayfun, hurricane veya tornado densin kuvvetli fırtınaları davet eder. Bu yüksek nem, bulut içindeki buharlaşmayı azalttığı için, buhar sıvıya dönüşerek bulut içinde gizli ısı yayar. Çok büyük olan bu gizli ısı sistemin hareketini devam ettirir. Bir tropik siklonun çevresindeki dikey rüzgar şiri de önemlidir. Rüzgar şiri, rüzgarın yönünde veya hızında yükseklik artışıyla olan değişmenin miktarını belirtir.. Rüzgar şiri bir fırtınanın çevreye yayılmasında, genişlemesinde rol oynar. Rüzgar şiri ne kadar kuvvetli ise fırtınalar o kadar geniş alanlarda etkilidir. Bu sebeple her yıl bu tropik fırtınalar etkili oldukları alanlarda çok büyük maddi zararlara ve çok sayıda can kayıplarına sebep olmaktadır.
SONUÇ : Fırtına tipi hava olayları ülkemizde ve dünyada görülmektedir, kaçınılmaz olarak görülmeye devam edecektir. Belki iklim değişiklikleri sonucu görülme sıklıkları daha da artacaktır. Etkilerinden mümkün olduğunca az zarar görebilmek için, önce bu olayların devamının geleceğini kabul etmek gerekir. Meteorolojik fırtına uyarı raporları da dikkate alınmalı tedbirli olma alışkanlıkları kazanılmalıdır.