ÇEVRE MALİYET İLİŞKİSİNİN

Çevre sorunlarının ekonomik gelişmeyle yakın ilgisi vardır. Çevre değerlerini ekonomik gelişmenin dışında değerlendirmek olanaksızdır. Ekonomik gelişmenin her sürecinde çevresel değerleri dikkate almak gerekir. Ekonomik gelişmenin temelinde, çevre öğelerinin toplumsal gereksinimler açısından verimli kullanılıp kullanılmadığı sorunu yatar. Bireylerin yaşamını tehlikeye sokabilecek ekonomik gelişme iktisadi değildir. Çevresel değerlerin ekonomik faaliyet nedeniyle bozulması ve azalması üretim ile tüketim arasındaki gelişmeyi olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle, çevre kaynaklarının verimliliği ve kalitesi birlikte algılanarak ekonomik gelişmede denge sağlanmalıdır. Çünkü, doğal kaynakların kıt olması ekonomik faaliyetleri doğrudan etkilemektedir. Kıtlığa karşı mücadele ekonomik faaliyetlerin özünü oluşturmaktadır. Ekonomik alanda teknolojik yenilikleri geliştirirken çevre değerlerinin korunması amaçlanmalı ve doğanın yaratabileceği faydanın sınırlı olduğu düşünülmelidir. Doğanın gücü yetmediği noktadan sonra canlılara sağlayabileceği fayda azalma eğilimine girecek ve ekonomik faaliyetler çevreyi tahrip etme noktasına taşıyacaktır. Bu tehlike sınırından itibaren geliştirilecek teknolojik yeniliklerle alternatif çözümler geliştirilmelidir. Çevrenin tahrip edilmesiyle birlikte teknolojik bağlamda yatırım ve maliyet sözkonusu olacak ve üretilen çözümlere göre çevre kirliliğinin sonuçları ortaya çıkacaktır.

Çevre sorunları, ekonomik faaliyetlerin yarattığı bir külfet olarak anlaşılması gereken bir sorundur. Ekonomik faaliyetlerin amacı, mal ve hizmet üretimi anlamında refah düzeyini arttırmaktır. Refah düzeyini yükseltmede, çevrenin de önem taşıdığını düşününerek kıt kaynakların miktarı ve beşeri gelişme indeksi içerisindeki sosyal  değerler de dikkate alınmalıdır. Ekonomik büyümede Milli gelirin yanında, insan, doğal ve üretilmiş değerlerin de yeri olmalıdır. Konut, yol, baraj ve fabrika gibi üretilmiş varlıklar çevrenin oluşmasında önem taşıyan unsurlardır. Çevrenin alt yapısını teşkil eden bu unsurlar ekonomik faaliyetin topluma yüklemiş olduğu yükün belirleyicisidir. İşte, toplumun katlanmak zorunda olduğu bu yük sosyal maliyet olarak karşımıza çıkmaktadır.

Günümüzde, sağlıksız kentleşme, hızlı nüfus artışı, aşırı tüketim ve sanayileşme gibi sosyo-ekonomik faaliyetlere bağlı faktörlerin meydana getirdiği refah kaybı sosyal maliyetleri arttırmadığından, kaliteli çevreye önem vererek teknolojiyi geliştirmek kaçınılmaz hale gelmiştir. Geliştirilecek teknolojiler çevre üzerindeki yıkıcı ve tahrip edici etkisini devam ettirirse çevre tahribatının sonuçları toplumsal maliyeti daha fazla arttıracak ve bireylerin daha büyük boyutlarda  çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalmasına neden olabilecektir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

  • Refah kaybı sosyal bir maliyet olarak algılanmalı ve çevre korumanın alternatif maliyetlerine yönelik tasarım stratejileri geliştirilmelidir.
  • Çevre sorunları ekonomik faaliyetlerden değil, çevresel değerlerin rasyonel kullanılmasından ortaya çıkıyor. Çevre sorununu en aza indiren, fakat ekonomik büyümeyi sınırlandırmayan teknolojilerle çevre korunmalıdır.
  • Üretim faaliyetlerinde kârı arttırıcı kararlar, sosyal ve özel maliyeti dengeye yakınlaştıracak biçimde alınabildiği takdirde ekonominin sonuçları sosyal açıdan verimli olabilecektir.
  • Çevre varlığı topluma ait bir mal “Kamusal mal” olduğu gerçeğinden yola çıkarak çevre değerlerinin tahrip edilmesine karşı çıkma ve koruma açısından bireyci anlayışı ön plana çıkaracak ulusal ve uluslararası çevre politikaları oluşturulmalıdır.       

Buradan indirebilirsiniz.

Bir İyilik

Dünyayı daha iyi yapmayan insan insan değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir