Oylat Gezi Rehberi
Oylat yakınlarında Saadet Köyü’ndeki buluntulardan, kaplıcanın kullanımının Romalılar zamanına dek uzandığı anlaşılıyor. İnşaat stilinin Roma hamamlarıyla benzerlik göstermesinin yanında, çevre köylerde bulunmakta olan sarnıç ve küpler, oylat kaplıcası’nın Romalılarca kullanıldığını doğruluyor. Osmanlı zamanında da kullanılan kaplıcaların o zamanda anlatılan bir efsanesi şöyledir:.
Bizans İmparatorluğu zamanında İnegöl Tekfuru’nun bir kızı vardır. Günün birinde kız hastalanır ve yatağa düşer. Zamanın hekimleri tekfurun kızının derdine derman bulamazlar. Hastalık çok uzun sürer ve tekfur da çok sevdiği kızının ızdıraplarına tahammül edemez. Hastayı tedavi eden hekimler kızı gözönünden uzaklaştırmak ve son bir tedavi şansı vermek üzere ormanın içindeki o zaman için adsız olan ılıcaya gönderilmesini tavsiye ederler. Kız buraya getirilir ve son günleri olduğuna inanılarak ‘Ölyat’ deyip bırakılır. Çaresiz bir derdi olduğu düşünülen tekfurun kızı her gün bu sularla yıkanır. Gün geçtikçe iyileşir ve eski sağlığına kavuşarak babasının sarayına geri döner. O gün bu gündür ölyat kaplıcası civar halk tarafından bir şifa kaynağı olarak tanınır ve kullanılagelir. Bu şifalı su yine o sudur. Fakat zamanla ÖLYAT , OYLAT yapılmıştır. İnegöl, Yenişehir ,Bilecik ve Pazaryeri’nde hala bir kısım halk Oylat’a Ölyat demektedir.
COĞRAFİ YAPI:
Bursa – Eskişehir karayolu üzerinde, İnegöl’e 27 km. uzaklıktaki “Oylat Termal Kaplıcaları” Uludağ’a sırtını dayamış olup, iki tarafı yeşil vadiler ile çevrili bir yamaç üzerine kurulmuştur. Oylat deresinin suladığı vadi çok güzel ve dinlendiricidir. Uludağ’ın kar suları ve civardaki kaynaklarla beslenen bu dere, yarım saat kadar mesafede, ormanın içinde güzel bir şelale yapmaktadır ve nefis alabalığın da yatağını oluşturmaktadır. Deniz seviyesinden 840 metre yüksekte olan Oylat Kaplıcası, Uludağ eteklerinde dağ ve iklim tedavisi için de gerekli bütün özelliklere sahiptir.
Bunların yanı sıra Oylat artık sadece bir şifa merkezi olmakla kalmayıp, yeni kurulan tesisleriyle birlikte yazın serin havasıyla kışın ise karlarla kapalı nefis manzarasıyla bir tatil merkezi haline gelmiştir. Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı Oylat’ın içerisinden oylat deresinin çağlayanlar meydana getirerek geçtiği vadi, çam, gürgen, meşe, kestane, ıhlamur, kavak çınar ağaçları ile kuşburnu ve böğürtlen bitkilerinden meydana gelen ormanla bütünleşiyor.
İlkbaharda yer gök kır çiçekleri ve menekşelerle kaplanırken, sonbaharda her yer yağlıboya tablo görünümüne bürünüyor. Kışın ise beyaz örtüsüyle anlatılmaz güzellikteki doğayı varın siz hayal edin. İki tarafı vadilerle çevrili, yamaçta kurulu kaplıcalar mevkii, sırtını Uludağ’ın devamına yaslamış. Kaplıca suyu, uzun zamandır getirdiği kalsiyum karbonatlı ve kalsiyum sülfatlı sularla”çökelek” meydana getirip, kaplıcanın bulunduğu terasları oluşturmuş. Başı dumanlı “sivri kaya tepesi” ile kaplıcalar arasında bulunmakta olan kanyon görünümlü vadi, devamlı taze hava koridoru yaratıp oksijen pompalıyor. Bu arada yaprak kaplı bir zemin, toprak kokulu tertemiz bir hava ve ötücü kuşların konseri de, ortama eşlik ederken, hiç dinmeden gürül gürül akan su, çağlayanların coşkulu sesine dönüşerek, sizi büyülü bir dünyaya taşıyor.
OYLAT MAĞARASI:
Oylat Kanyonunun sona erdiği noktada yer alır. Oylat Mağarası permiyen mermerlerinde doğu-batı yönlü belirgin bir fay hattı üzerinde gelişmiştir. Mağaranın giriş ağzı vadi tabanından 5-6 metre yukarıdadır. Burada kanyonun derinliği 450-500 metre civarındadır. Mağara girişinin üst tarafında 3 tane daha mağara girişi vardır.
Birbirine bağlı iki kattan oluşan mağaranın toplam uzunluğu 665 metredir. Genel olarak menderesli bir profile sahip olan mağara iki bölüme ayrılır. Girişten çöküntü salonuna kadar olan birinci bölüm dar galerilerden oluşmuştur ve ortalama 2-5 metre genişliktedir. Tavan yüksekliği ise bu bölümde 15 metre civarındadır. Burada dev kazanı ve damlataş havuzları önemli yer kaplar. İkinci bölüm ise büyük çöküntü salonudur. Başlangıcı ile son noktası arasında 93 metrelik yükseklik farkı vardır. Bu salonun genişliği 25-55 metre, tavan yüksekliği ise 3-10 metre arasındadır. İri blok ve dev damlataş (sarkıt, dikit ve sütun) şekillerinden oluşan salonun yukarıda bulunan son kesimi kalın bir çakıl, kum ve mil tabakalarından oluşmuştur.
Oylat mağarası gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. Tavandan damlayan sular dışında, belirgin bir su akışı görülmez. Bu sular damlataş havuzlarında yer yer gölcükler oluşturur.
Ağustos 1996’da yapılan ölçümlerde mağara dışında 29 derece sıcaklık ve %47 mutlak nem ölçülmüştür.
Buna karşılık mağaranın girişinde sıcaklık 19 derece, nem %55, üstteki fosil katta ise sıcaklık 20 derece, %54 nem, damlataş havuzlarının bulunduğu galeride 17 derece sıcaklık %78 nem, üst bölümlerde 15 derece sıcaklık ve %90 nem ölçülmüştür. Mağara salonları ve katları birbirine bağlayan geçitlerde hissedilir bir rüzgar vardır. Bu durum girişin üstündeki fosil kat ile alt bölüm arasındaki geçitlerde çok belirgindir.
Oylat mağarasında zengin bir canlı topluluğu yaşamaktadır. Bunlar arasında yarasalar, binayaklılar, kelebekler, solucan ve guanobiler çok belirgindir.
Oylat kaplıcası yoğun turizm hareketlerinin görüldüğü, tarihi ve doğal güzellikleri olan bir bölgede yer alır. Uludağ ve Oylat kaplıcası çok yakınındadır. Kaplıcaya giden yol mağaranın hemen önünden geçer. Ayrıca içinde mağaranın da geliştiği Oylat kanyonu ve çevresi vahşi bir güzelliğe sahiptir. Buna karşılık mağaranın iç görünümleri son derece güzel sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları, damlataş havuzu ve örtü damlataşları ile kaplıdır.