Silivri

Çatalca Yarımadası’nın güney kısmında, 41 derece, 3 dakika kuzey paraleli ve 28 derece, 20 dakika doğu meridyenlerinin kesiştiği noktadadır. Batısında Tekirdağ iline bağlı Çorlu ve Marmara Ereğlisi ilçeleri, doğusunda İstanbul iline bağlı Büyükçekmece ilçesi, kuzeyinde İstanbul iline bağlı Çatalca ilçesi, kuzeybatıda Tekirdağ iline bağlı Çerkezköy ilçesi, güneyinde ise Marmara Denizi yer alır. Marmara Denizi’ne kıyılarının uzunluğu yaklaşık 45 km. olan ilçenin yüzölçümü yaklaşık 760 km²’dir (tarım arazileriyle birlikte 860 km²). 18 köyü ve 8 beldesi bulunan ilçenin merkezi ise 7 mahalleye ayrılmıştır. Belde belediyeleri şunlardır: Selimpaşa, Değirmenköy, Gümüşyaka, Çanta, Celaliye-Kamiloba, Ortaköy, Kavaklı ve Büyük Çavuşlu. Köylerin adları ise; Akören, Alipaşa (5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile Silivri’nin mahallesi konumuna düşürüldü), Bekirli, Beyciler, Çayırdere, Çeltik, Danamandıra, Fener, Gazitepe (5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile Silivri’nin mahallesi konumuna düşürüldü), Kadıköy, Küçük Kılıçlı (5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası ile Silivri’nin mahallesi konumuna düşürüldü), Büyük Kılıçlı, Kurfallı, Sayalar, Seymen, Küçük Sinekli, Büyük Sinekli ve Yolçatı’dır. İlçe toprakları genelde az eğimli alanlardır. Silivri yöresinin içinde bulunduğu bölgedeki topografya, hafif dalgalı düzlükler biçiminde, yüksekliği 60 metreyi geçmeyen tepeler şeklindedir. Söz konusu topografya; güneyde deniz kıyısından başlamakta ve kuzeye doğru yavaş yavaş yükselmektedir. Doğuda, Muratçeşme bölgesindeki Keltepe ile Araptepe, başlıca engebeleri oluşturmaktadırlar. İlçe dahilinde yüksek dağlar bulunmamaktadır. İlçe sınırlarında çok önemli akarsu yatakları olmayıp Çanta Deresi, Gelevri Deresi, Kova Deresi, Tuzla Deresi ve Karılar Deresi gibi küçük dere ve çaylar bulunmaktadır..

Silivri’nin İstanbul toplam nüfusu içindeki payı %1 düzeyindedir. İstanbul’daki 32 ilçe içinde daimi ikamet eden nüfus büyüklüğü olarak Şile, Çatalca, Eminönü ve Adalar ilçelerinin önünde 28. sırada yer almaktadır. Ancak yaz aylarında İstanbul’un nüfus yoğunluğu yüksek ilçelerinden birisi konumuna gelmektedir. 2000 yılı verilerine göre ilçe merkezi nüfusu, 44.530, ilçe genelinde ise 108.155’tir (44.530 kişi ilçe merkezinde, 41.699 kişi belde merkezlerinde ve 21.886 kişi köylerde olmak üzere). Kilometrekareye düşen kişi sayısı 1990 yılında 90 iken, 2000 yılında 126’ya yükselmiştir. Silivri’nin nüfusu 1997’deki verilere göre 38.932 iken 2000’de 44.530’a yükselmiştir. 2007 itibarı ile ise tahminen 72 bine yakındır. En kalabalık beldesi Selimpaşa’dır. 2000 nüfus sayımında Selimpaşa’da 9.151 kişi kayıtlara işlenmiştir. En küçük köyü ise 270 kişi ile Küçüksinekli’dir. Onu 402 kişiyle Büyüksinekli takip etmektedir. En kalabalık köyü ise Silivri’ye en yakın köy olan 2.700 nüfuslu fener Mahallesi’dir. Köy nüfusu giderek azalmakta ve kırsal alanlardan kentsel alanlara göç yoğunlaşmaktadır.

Silivri denince akla “Silivri Yoğurdu” gelmekle birlikte, 1950’li-1960’lı yıllardaki o “Silivri Yoğurdu”ndan eser kalmamıştır. Zamanında ülke çapında ün yapmış olan yoğurdunun özelliği, hayvanların otlatıldığı meraların botanik yapısından ve bölgesel mayalama / yoğurt yapım tekniğinden geldiği sanılmaktadır.şuan silivri de 4 yıldan beri yapılan uluslararası yoğurt festivaliyle yoğurt geleneği sürmektedir.

Silivri, Türkiyede en güzel yoğurdun yapıldığı yerdir özellikle Silivri yoğurdu Arslanlı Yoğurduyla tanınmıştır.

Silivri’de günden güne azalan ekilebilir tarım topraklarında daha çok buğday yetiştirilmektedir. Daha sonra ise ayçiçeği ve arpa gelmektedir. Meyve yetiştiriciliğinin yok denecek kadar az olduğu Silivri’de 1970’lere kadar birçok yerde bağ olmasına rağmen, günümüzde üzüm yetiştiriciliği neredeyse hiç yapılmamaktadır. Bağcılığın yok olmasının sebebi, ilçedeki Rumlar’ın göçe zorlanmış olmasıdır. Sebze yetiştiriciliğinin de günden güne azaldığı görülen Silivri’de, karpuz yetiştirme konusunda bir saplantı olduğu görülmektedir. Çok az miktarda arıcılık yapılmakla birlikte, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği de günden güne azalmaktadır. Genellikle sığır-inek ve koyun yetiştirilmekte olup Danamandıra Köyü’nde manda yetiştiriciliği az da olsa

Ilıman iklim kuşağı özelliklerine sahiptir. Uzun yıllar ortalamasına göre Silivri’de yağışlar sonbaharda başlamakta ve özellikle kış aylarında yoğunlaşmaktadır. Bölgede, Trakya ikliminin özellikleri görülmektedir. Kışlar genellikle soğuk ve yağışlı, yazlar ılık geçmektedir. Yıllık ortalama yağış miktarı 600-700 mm’dir. Kuzeye ve batıya gidildikçe kara ikliminin etkileri artmaktadır. Yıllık ısı ortalaması 13,7 C’dir. En sıcak ay (35,4 C) Ağustos, en soğuk ay ise (ortalama 2,0 C) Şubat ayıdır. Yıllık rutubet ortalaması yüzde 77, yağış ortalaması ise 691,4 mm’dir.

Silivri esasen ağaçsız bir bitki örtüsüne sahip olup, hakim görünüş steptir. Az değişen ve tek dize halinde görülen bir örtü, bölgeyi kaplar. Kuzeyde dağ köylerine doğru çıkıldığında, yükseklik ve rutubetin daha elverişli şartlarda olması nedeniyle ormanlık bölgeler bulunmaktadır. Bugün görülen şekil, genel olarak gövdeli ağaç ve yer yer çalılıklardan ibarettir. Bu topluluğu meydana getiren ağaçlar arasında daha çok yaprağı dökülen çeşitler fazlalıktadır. En fazla görülen ağaçlar arasında gürgen, akağaç, meşe ve kayını sayabiliriz. Yapraklarını dökmeyen çeşitler arasında ardıç ve özellikle bodur meşe sayılabilir. Hakim topluluk içinde bulunan bodur meşenin daha çok yer alması, bölgenin Akdeniz iklimini daha iyi açıklar. Bu topluluk yanında kekik otu, yabani nane ve sazlar görülür. Dağ köyleri bölgesinin karakteristik bitkisi funda ağacıdır (erica arborea). Orman bölgelerinde yer yer, adacıklar halinde çalı süpürgesi görülür.

1990’ların başlarındaki verilere göre Silivri’deki ormanlık alan 27.453 hektardır. Silivri bölgesindeki ormanlık alanlarda meşe ve gürgen çeşitleri, ardıç, ıhlamur, kızılcık, fındık, söğüt, orman kavağı, muşmula, yabani elma ve ahlat doğal olarak; karaçam, sahilçamı, fıstıkçamı, akasya, ceviz ve selvi ise dikim şekliyle yetişmektedir.

Silivri bölgesindeki ormanlık alanlarda domuz, tavşan, kurt, çakal, tilki, gelincik, sansar, kokarca, porsuk, köstebek, fare, sincap, yılan, bıldırcın, çulluk, ördek, kaz, güvercin, doğan, şahin, atmaca ve az sayıda da karaca görülmektedir.

Gezilecek Yerler

İstanbullular için ulaşımı kolay, yazlıkların yoğun olduğu Silivri, ana kentin güneybatısında ve sadece 67 km uzağında bulunuyor. 18 köy, 8 beldeli sahil kenti, karadan E-5 ve TEM otoyolu, demiryolu bağlantısı, denizden Avşa Adası, İstanbul başta olmak üzere kolay ve çabuk ulaşım Silivri’ye olan ilgiyi artırıyor…
İlçenin 45 km boyunca uzanan sahil şeridi üzerinde oluşturulan parklar ve doğal alanlar, tatil için olduğu kadar günübirlik değişiklik arayan gezi severler içinde dinlenecekleri, eğlenecekleri, spor yapabilecekleri, elverişli ortamlar sunuyor.
İstanbul veya Tekirdağ yönünden gelenler kara yolundan Silivri yönünde dönerek Limanı gösteren tabelalar doğrultusunda sahile geliyorlar. Sahil boyu son yapılan düzenlemelerle yürüyüş alanlarına kavuşmuş. Bakımlı parklar çiçekler, çeşitli bitkiler, tropik ağaçlarla

süslenmiş. Parklarla iç içe sahil boyuna paralel devam eden çay bahçeleri, açık ve kapalı bölümleri ile misafir ağırlıyorlar. Denizden gelen esintilerle serinleyen konuklar, dinlenme süreleri boyunca deniz manzarası seyrederek, içeceklerini büyük keyifle yudumluyorlar. Limanın en hareketli saatleri ise her gün Avşa – Silivri arasında çalışan feribotun gelişi ve gidişine rastlayan öğleüstü 15.00 ila 16.00 arası saatlerine rastlıyor. Gerek yolcular, gerekse araç sahipleri feribotun gelişini uzaktan görerek hazırlıklara başlıyor, gelenlerin inmesiyle boşalan feribotu Avşa’ya gitmek üzere aceleyle dolduruyorlar. Liman içi ise çevre gezilerine katılabileceğiniz kiralık tekneler, balıkçı barınakları, yüzer balık lokantası ve üzerinde yürüyüş yapıp, balık tutulabilen dalgakıranla çevriliyor.

> Limanın her iki yanında farklı özelliklere sahip olan Silivri’de, önce sol tarafa Bosnakbahçe Burnunu geziyoruz. Marmara’ya hâkim 56 metre yükseklikte bir tepe üzerine kurulmuş olan Silivri’ye denizden bakıldığında daha belirgin görülen kent surlarından bazı bölümler Silivri tarihi hakkında bilgi veriyor. Silivri’nin ilk surlarının kimler tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte 6.Y.Y.da İmparator Jüstinyen tarafından onarım gördüğü ve son olarak 2. Bayezıt döneminde (1481-1512) “Kıyamet_i Suğra” (küçük kıyamet) denilen büyük depremden sonra aynı padişah tarafından onarıldığı biliniyor.

Boşnakbahçe’de bulunan Silivri Tarih Parkı, doğal olarak akan kaynak suyu, bir heykeltıraşın elinden çıkmışçasına işlenmiş kaya yapısı ile ilgi çekiyor. Araçları ile gelenler burada balık tutuyor, denize giriyor, hatta ağaçlı bölümü kamp sahası olarak değerlendiriyor. Kıyı şeridinin devamında yer alan Selimpaşa’da ise tekne imal eden bazı atölyeler bulunuyor. Sipariş üzerine tekne yapan atölyelerde küreğe ve yelkene elverişli motor’a ekonomik yakıt tüketen tekne tipi piyade modeli tekne tipi çok tutuluyor. Bir başka tip ise Kancabaş denilen başının ince ve su tutmaz oluşu nedeniyle iyi yol yapan, 4-5 parmak derinlikte ki sularda bile yüzen tekneler tercih ediliyor. Sığ koylarda yüzebilen, sahile kadar çıkabilen bu tekneler 7 metre boyunda olup 2 çifte, 5 çifte kürek diye boylara ayrılıyor.

Silivri’de Balıkçılık
Silivri, Akdeniz balıklarına nazaran daha lezzetli ve pahalı olan Marmara balıkları geçiş yolu üzerinde. Bilhassa Eylül ayı akın zamanı Karadeniz’den inen yağlanmış lüfer, palamut balık türleri ile tekir, barbunya, kırlangıç, istavrit, sardalye, levrek, Ringa (tirsi bol yağda tavası makbuldür), kikla (yosun balığı eti lezzetli buğulaması, pilakisi güzel olan bir balık türüdür). Yöresel balıklarla daha da zenginleşen balık çeşitleri Silivri açıklarında yuvalanıp yine bu mevkide bulunan Silivri Çukuru denilen, Fay hattında dolaşıyorlar. Fay yarığı arasında mırlan veya mezgit balık yuvalarının yanı sıra, patlak göz mercan balıkları, öksüz kırlangıç, iri balıklar, hatta boyları 50 cm civarında olup ihraç edilen camgöz köpek balıkları burada yakalanıyor. Genellikle balıkçılar ağlarını Karaburun denilen ana karadan 20 mil uzaklıkta ki mıntıkaya atıyorlar, ağda yakalanan beyaz mezgitleri yemeye camgözler geliyor. Silivri Boşnakbahçe önleri sert rüzgârlarda bile kuytuda kalırken, büyük tekneler buraya sığınıyor. Su altı zıpkınla balık yakalamaya müsait olduğunu belirten “Cango” lakaplı, 40 yıllık balıkçı Zafer Pala, deniz altı zeminin kayalık, yosunlu erişte olduğunu bazı bölgelerin kahverengi dallı budaklı trandil otlarıyla kaplı olduğunu, balıkların marul, ıspanak benzeri bu otlar arasına gizlendiğini belirtiyor. “Hava lodos olursa deniz bulanır, kıyılarda netlik bozulur, avcılar poyraz havaları seçer ve kayalıkların etek bölümlerinde yan bölmeleri takip ederler”. Diyor. Tecrübeli balıkçı balığı pişirmeden önce üzerini bıçakla çizmek lazımdır, zira kızgın yağda küçük kılçıklar ısının etkisiyle yanar, erir, yerken ağza batmaz diye ilave ediyor.

Midye Türü Sülünez
Silivri’de deniz dibi kum olduğu için karides, midye türü kabuklu deniz canlılarına da sıkça rastlanıyor. Bunlardan biri de kumun altında yaşayan ve “sülünez” denilen bir midye türü. Her balığa makbul bir yem olan bu midyeler, kumun üzerinde hiç görünmüyor, sadece 8 gibi iki küçük delik bulunuyor. Özel şiş bu deliğe sokularak midyeler toplanıyor. Midyeleri kavurup yiyen de bulunuyor, balık yemi olarak kullanan da. Özellikle teneke altı çıkarılıp macunla cam konuyor, bu şekilde deniz dibinin yüzeydeki dalgalardan etkilenmeden net olarak görünüm sağlanıyor. Mercek gibi seyredilen kum yüzeyde midyeler avlanıyor.

Gezilecek Yerler
Liman içinden kiralık teknelerle Silivri sahilini bir baştan diğer başa gezebilirsiniz. Sahil kesiminin kum ve son derece sığ oluşu nedeniyle karaya oturmamak için su içinde ki kum tepelerine dikkat etmek gerekiyor. Boşnakbahçe tarafında kale surlarından bazı kalıntıları altındaki ilginç kaya yapısı içinde bazı mağaraların yer aldığı yüksek tepeler kamp sahası görülüyor. Limanın diğer tarafında ise sahil, tarihi 32 gözlü Mimar Sinan Köprüsü, plajlar ve gerisinde yazlıkların yer aldığı kıyı bandı görülebiliyor.

Karadan gezi yapanlar ise Silivri’nin eski tarihi eserlerinden Surlar, Kapılar (çarşı kapısı, orta kapı, kır kapısı), yazıtlar, tuğla damgaları, sarnıç, Miladi 1517 tarihli Sadrazam Piri Mehmet Paşa Camii, Mimar Sinan köprüsünü ve heykelini daha yakından görme imkânı bulabilirler. Sahil boyunca uzanan çocuklarında rahatça yüzebileceği sığ plajlar ücretsiz ve vücuda yapışmayan ince kuma sahip. Dinlenme bankları ile süslü tüm kıyı bandı yolcu taşıma amaçlı sembolik çalışan tren haricinde araç trafiğine kapalı, gezintiye elverişli.
Deniz sporları yapma olanağı yanında da, köyler arası yollar ve kırsal alanlar otomobil, motor ve bisiklet gezileri yapmaya elverişli güzergâhlar bulunuyor.
İlçenin tam ortasında Hızır Hılkın köprüsü altından akan kibarlaştırılmış ismiyle Bolluca deresi ise iyileştirme çalışmalarını bekliyor.

Silivri halkı poyraz havalarda nem oranı düştüğü için bu havaya sağlam hava diyor. Lodos havalar sıkıntı yaratıyor ve halsizlik hissediliyor.

Silivri Yoğurdu
İlçenin geçim kaynakları tarım, hayvancılık, balıkçılık, turizm ve sanayiye dayalı olunca otlaklarda özenle beslenen ineklerin sütü ile yapılan yoğurtlar öne çıkarak yıllardır Türkiye’nin her tarafına nam salmış. Silivri diyince kaymağı kürekle kaldırılan tam yağlı tepsi yoğurtları akla gelir olmuş. Günümüzde adına festivaller düzenleyen Silivri, geleneksel hale getirdiği 6 – 16 Temmuz tarihleri arasını “Silivri Kültür ve Yoğurt Festivali”ne ayırmış. Konserler, oyunlar, folklor gösterileri sergilenmiş, yoğurtlar, ayranlar dağıtılmış.
Yoğurt imalathaneleri sayıları azalmış olsa da Silivri’ye gelenler çarşı içinde tarihi çınarın yanı başında bulunan Arslan yoğuncusuna uğramadan gitmiyor. Giderken de hediyelik olarak yoğurt alıyorlar. Ali Çetinkaya Caddesi No.18 de faaliyet gösteren Arslan Yoğurtçusu 1940 yılından bu yana kazandığı tecrübe ile katkısız imal ettiği yoğurtlarını tepsi, güveç, plastik ambalaj içinde tam yağlı, yarım yağlı, diyet çeşitleri ile sunuyor. Yoğurtların nefaseti ise ovalık, kırsal alanda yaşayan hayvanların sütünde saklı olduğunu söylüyorlar.

Silivri resimlerine buradaki sayfadan ulaşabilirsiniz.

Bir İyilik

Dünyayı daha iyi yapmayan insan insan değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir