Taksim ve Çevresi Tarihi ve Turistik Yerleri
DOĞAN APARTMANI
Eski adıyla Yazıcı Sokak, bugünkü adıyla Serdar-ı Ekrem Caddesi’nde 56 numaradaki Doğan Apartmanı’nın yerinde 1869–1870 tarihli bir Galata Kulesi panoramasında, bahçe içinde iki katlı ahşap bir konak bulunur. Mehmet Paşa Konağı adını taşıyan bu konak 1864′ten itibaren Prusya Elçiliği olarak, elçilik 1874–1877 yılları arasında Ayaspaşa’daki yeni yapısına taşınınca da, bir süre Alman çocuk yuvası olarak kullanılır. Daha sonra yıkılarak, 1892′de dört bloktan oluşan yapının inşaatına başlanır ve 1895’te tamamlanır. Mimarının Raimondo D’Aronco olduğu söylenmektedir. Binayı dönemin varlıklı banker ailelerinden Belçikalı Helbig’ler yaptırmıştır. Bina 1893–1919 yılları arasında “Helbig Apartmanları” ya da “Nahid Bey Apartmanları” adıyla anılmıştır. 1919 da sigara kâğıdı fabrikası sahibi Osmanlı uyruklu Musevi Mair de Botton tarafından bir açık artırmada satın alınınca “Botton Han” adını almıştır. 1929’da dış borçlanma nedeniyle binanın ipoteklenmesi sonucunda mal sahibi Berlin’deki Victoria Sigorta olmuş binanın adı “Victoria Han” olmuştur. 1935’de bütün daireler elden geçirilerek mutfaklar küçültülmüş ve her daireye banyo eklenmiş ve
ıslak hacimler fayans kaplanmıştır. 1942’de Kazım Taşkent’in sahibi olduğu Doğan Sigorta’ya satılmıştır ve bina bugünkü adını almıştır.
1950–70 süresince de daireler tek tek satılarak kişisel mülk olmuştur. 3250m2’lik bir arsada yapı 1405m2’lik U biçimindeki bir taban alanına turarak doğu batı doğrultusunda Boğaz’a açılan 331m2’lik bir iç avlu bırakır. 6 katlı kâgir binanın ana giriş avlu aksında Serdar-ı Ekrem Sokağına bakan batı cephesinin ortasında yer alır. Ortasında bir de süs bahçesi buluna avlu doğuda iki kanat arasında yer alan ve üzerinde yuvarlak kemerli bir niş olan istinat duvarı üzerinde bulunmaktadır.
Bu dönemin inşaat teknolojisinin getirdiği bir avantajdır. Binanın güney kanadı kuzey kanadından daha kısadır ve kademeli olarak parselin doğu ucuna doğru daralmaktadır. Avludan yapıyı oluşturan ve her birinin bağımsız merdiveni ve asansörü olan 4 bloğa ayrı ayrı girişler vardır.
4 blokta çeşitli plan tiplerinde ve büyüklüklerde toplam 49 daire bulunur. Bu özelliğiyle bir tür toplu konut özelliği taşır. Bu düzeniyle yapı 19.yy sonu Avrupa kentlerinde görülebilecek konutlarla büyük benzerlik göstermektedir. Ayrıca hizmetçi odaları ve depo olarak yapılmış olan çatı odaları ve teras 2005 yılında tamamlanan son yenilemeden sonra spor salonu ve kitaplık olarak kullanılmaktadır.
KIRIM KİLİSESİ (ANGLİKAN KİLİSESİ)
Adres : Serdar-ı Ekrem Sokak No: 83 Galatasaray / Beyoğlu
Kırım Kilisesi olarak da anılan bu yapının mimarı G. E. Street`dir. Kınm Savaşı`na katılan İngiliz askerlerinin anısına inşa edilen kilisenin arsası Sultan Abdülmecid tarafından temin edilmiştir. Yapımına 1858 yılında başlanan, 1868′de ibadete açılan kilise, 1971 yılında cemaati iyice azaldığı için kapatılmıştır.
Anglikan kilisesinin yeniden hayat bulması 1991′de Sri Lankalı sığınmacılarla oldu. Neogotik bir mimarisi olan kilisenin, inşa sırasında kullanılan bütün taş malzemesi Malta`dan getirilmiştir.
İNGİLİZ BAHRİYE HASTANESİ
İstanbul ili Beyoğlu ilçesi, Bereket zade Sokağı’ndaki bu yapı bir İskoç Şatosu görünümünde olup, günümüzde Beyoğlu Hastanesi olarak kullanılmaktadır. Kapitülasyonların verildiği dönemde İstanbul limanına gelen İngiliz gemicilerinin çoğunun hastalanması üzerine onların tedavisi için İngiliz hükümetince yaptırılmıştır.
1904’de Plânını H.Percey Adams’ın çizdiği “L” biçiminde bir plana sahip olan bu yapının kanatların kesiştiği köşesinde yer alan çok uzaklardan bile görülebilen yüksekçe bir kulesi bulunmaktadır. Ayrıca her iki cephesinde de uçlarda birer küçük kule bulunmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan bina ve kule, mimari bakımdan bir bütünlük içindedir. L şeklindeki binanın birleştiği yerin beşinci katından itibaren kule yükselmektedir.
Sekizgen kasnaklı olan kulenin yüksek kaidesinin köşeleri gömme payelerle hareketlendirilmiş olup, bu payelerin üzerlerinde dışarıya taşkın çörtenler bulunmaktadır. Sekizgen cephede bir cephe sağır ve küçük sütunçelerle süslü, diğeri ise yuvarlar kemerli ikizli pencerelerle hareketlendirilmiştir. Buradan daha küçük ikinci bir sekizgen gövdeye geçilmektedir. Bu iki bölüm arasını ise çepeçevre bir sahanlık çevrelemektedir. Bu sekizgen gövdenin üzerinde çeşitli küçük pencereler açılmıştır. Kulenin üstünü ise basık yuvarlak bir kubbe örtmekte olup onun da üzerinde bir bayrak gönderi bulunmaktadır.
İngiltere’nin mülkiyetinde bulunan “British Seaman Hospital” isimli bu hastane binası 1924’de Kızılay’a devredilmiş, Kızılay da 1933’de binayı İstanbul Belediyesi’ne vermiş ve böylece İstanbul’daki Belediyeye ait ilk hastane olmuştur.
GALATA EVİ
Adres: Galata Kulesi Sok. No: 61. Karaköy-Beyoğlu/İstanbul
1904-1919 Büyük Britanya İmparatorluğu Sivil Hapishanesi olarak hizmet verdi.
1919-1923 İşgal ordularının İngiliz Karakol binası olarak hizmet verdi.
Cumhuriyet’ten sonra yabancıların konut olarak kullanmaya başladığı bina, 1973 yılında atölye olarak kullanılmaya başlandı. Mekan 1991 yılında yüksek mimarlar Nadire ve Mete Göktuğ tarafından alındı. 1999 yılında restoran olarak işletilmeye başlanan bina, 2002 yılında Turizm Bakanlığı’nca “Özel Tesis Turizm İşletme Belgesi” almaya hak kazandı.
GALATA KULESİ
Fetih’e kadar iki yüz yılı aşkın bir süre boyunca hemen hemen bağımsız bir Ceneviz sömürge kenti olan Galata’nın birkaç kez büyütülen kentsel savunma sistemindeki yirmi dört kuleden ayakta kalabilen tek ve en anıtsal olanı bu kuledir. 1350’de II. Murad’ın destek ve yardımı ile yapımı tamamlanabilen, Bizanslıların Megalos Pyrgos (Büyük Burç), Cenevizlilerin Torre di Cristo (İsa Kulesi) olarak adlandırdıkları dev boyutlardaki (165 m çap, 68 m yükseklik) Kule Osmanlı döneminde birkaç kez biçim değiştirmiştir. Günümüzde ise 1830’larda aldığı biçimle korunulmaya çalışılmaktadır. Fatih, bir yandan Galata’da kalan Cenevizlilere görece bazı haklar tanırken, öte yandan da Galata’nın Türkleşmesine girişmiş; bu arada geleneklere uyarak, Kule’nin üst kısmının 1,5 m kadar yıktırmıştır. XVI. yy ortalarında Kule, Türk yapımı, kentin diğer kuleleri gibi sivri konik külahlı bir Osmanlı kulesidir artık. Kule, Kasımpaşa’’daki Tersane-i Amire’ye hayli uzak olsa da burada çalıştırılan esirlere barınak, araç ve gerece depo olmuştur. XVII. yy’da İstanbul’u kasıp kavuran yangınlardan herkes haberdar olsun diye Kule’den “kös” vurdurulmaya başlanmıştır. Yangını gözetleyelim derken yüzyılın sonunda Kule’nin kendi de yanar.
Sultan II. Mahmud’un emriyle dört tarafında camlı köşkçükleri bulunan, içinde sofası, divanhanesi, birkaç da odası olan bir “cihannüma” yaptırılmıştır. XIX. yy başlarında bu cihannüma da yanar. Kule’nin üst kısmı bir kez daha yeniden biçimlenir: Kemerli, büyük pencereli bir sofa, onun üstünde çepeçevre bir balkonun gerisinde daha küçük kemerli pencereli olan bir çekme kat ve çok sivri, konik külahlı bir çatı.
1875’te rüzgâr, o çok sivri külahı uçurunca, yerine çok köşeli, iki küçük katçık yaptırılarak; çirkin bir görünüm kazandırılır. 1960’lı yılların ortasında yaptırılan çok kapsamlı bir yenileme ile kule çağdaşlaştırılmıştır. 2000’li yıllara girilirken Kule’nin bir kez daha yenilenip, daha ağırbaşlı işlevler edinip, korunmasına çalışılmaktadır.
TERZİLER (TOFRE BEGADIM) SİNAGOGU
Galata’da, Yüksekkaldırım’a bağlanan yan sokaklardan biri (Banker Sokağı) üzerindeki “Askenaz” cemaatine ait Terziler (Tofre Begadim) Sinagogu; İstanbul’un en eskisi olmasa da, en ilginç sinagoglarından biridir.1893′te Felek ve Banker Sokakları arasında büyücek bir arsa satın alınır, cemaatten toplanan bağışlarla sıra-ev görünümündeki kâgir yapısıyla “Tofre Bergadim” yaptırılır. Felek Sokak’tan, Üç mesleği simgeleyen üç basamakla, yüksekçe bir taç kapıdan girilen dikdörtgen biçimli ana hacim üç kat yüksekliktedir. Bema (dua okuma kürsüsü) ve Ehal Akodes, altı köseli yıldızın altında yer alırlar. Üç yönlü, erkeklere mahsus oturma yerleri ve ondan ayrı bir yerde bulunan kadınlar balkonu bu düzenin ana öğelerindendir. 1964′te cemaatin çok azalmış olması nedeniyle Yüksekkaldirim’da önceleri üst gelir guruplarınca kurulmuş olan “Avusturyalılar Tapınağı”nda ortak ayinler yapılması kararlaştırılmıştır. Tofre Bergadim’de ise yalnızca cemaat yönetimini üstlenen bürolar kalmıştır. 1998′de Galata etkinlikleri çerçevesinde Sinagog’un sanat galerisi olarak kullanılması kararlaştırılmışsa da bu yeni işlev süreklilik kazanamamıştır.
ZÜLFARİS SİNAGOGU (500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi)
Adres: Galata Perçemli Sokak No.1
1671 tarihinde mevcut olduğu bilinmektedir. Ancak bugünkü bina eski temeller üzerinde, muhtemelen 19. yüzyıl başında, tekrar inşa edilmişti. Çeşitli zamanlarda yapılan restorasyon çalışmalarıyla, günümüze kadar güzelliğini koruyan Zülfaris Sinagogu, Kamhi Ailesinin maddi katkıları, ve tarihci, yazar ve küratör olan Naim Güleryüz’ün öneri ve tasarımıyla 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, olarak 25 Kasım 2001`de açılarak hizmete girmiştir. Türk ulusunun insancıl hoşgörüsünü yurt içinde ve yurt dışında tanıtma amacı güden 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi, 25 Kasım 2001`de açılarak hizmete girmiştir. 1671 tarihinde mevcut olduğu bilinen, çeşitli zamanlarda yapılan restorasyon çalışmalarıyla, günümüze kadar güzelliğini koruyan Zülfaris Sinagogu, Kamhi Ailesinin maddi katkıları, ve şimdi müzenin küratörü olan Naim Güleryüz’ün öneri ve tasarımıyla 500. Yıl Vakfı “Kutlama Programı” çerçevesinde müze olarak düzenlenerek kapılarını ziyaretçilere açtı. Türk Yahudilerinin kültür mirasıyla ilgili verileri korumak, derlemek, sergilemek ve yorumlamak için açılan müze üç bölümden oluşuyor. Ana sergi salonunda Türk Yahudilerinin Müslüman geniş toplumla beraberlik ve iletişimi, etkileşimi, ülkenin sosyal ve toplumsal yaşamına katılımları, eşya, belge ve fotograflarla anlatılıyor. Galeri bölümünde geçmişten insan manzaraları sunuluyor. Erkekler, kadınlar, çocuklar, çiftler, aileler tarihe tanıklık ediyor. Çeşitli bireysel konular ele alınıyor. Etnografya bölümünde doğum, sünnet, çeyiz, düğün gibi günlük yaşamdaki çeşitli öğelerden sahneler, Türk Yahudileriin gelenek ve göreneklerini gözler önüne seriyor.