Mexico City Gezi Rehberi

Mexico Meksika’nın başkenti ve en büyük şehri. Anâhuac’ın yüksek platolarından birinde, 2.250 m yükseltide bulunan federal yönetim bölümünün merkezi.

1930′da kent 200 km2′lik bir alan kaplıyordu ve nüfusu 1 milyondu. 1970′te, yüzölçümü 650 km2′ye, nüfusu 8 350 000′e ulaştı. 1982′de 800 km2′lik bir alana yayılıyor ve 15-17 milyon insanı barındırıyordu. 1990′da ise, bütün kontrol çabalarına karşın, merkezde nüfus 8 236 900 idi. Yerleşim alanındaki 13 636 127 nüfusuyla Mexico, dünyanın en büyük ve en kirli kenti haline gelmişti. Kentteki yüksek doğum oranının yanı sıra kırsal kesimden ve başka kentlerden göç edenler nüfustaki hızlı artışta rol oynamaktadır.

Büyük Mexico yerleşmesi, 2000 km2′yi aşkın geniş bir kent alanı oluşturmaktadır. Başkentte 10 000 km karayolu ve sokak vardır, ama büyük kentin yayılma hızını izleyebilmek için her yıl 1200 km daha yol yapmak gerekmektedir.

Merkezi Zocalo meydanı olan sömürge dönemi kentinin tarihsel beyni (katedral, Sagrario kilisesi, ulusal saray) yapılan modern konutların tehdidi altındadır. 19. yy. kenti, Alameda ile Chapultepec arasında tam bir yenilenme içerisindedir ve cam ve çelikten büyük yapılar yeni-klasik evlerin yerini almaktadır. Kentin sanayileşmiş kuzey tepelerine tırmanan küçük halk tipi evlerin sıralandığı alanlar ve özellikle de kentin doğusunda birden bire ortaya çıkan konut semtleri, günümüz kentinin hem yoksulhem de sefil bir görünümünü sergiler.

Bununla birlikte Meksika’daki büro memurlarının %80′ini, sanayi kesimindeki istihdamın %50’sini Mexico sağlar. Siyasal ve iktisadi merkezileşme çok büyük olduğundan, kent, GSMH’nin hemen hemen yarısını sağlamaktadır. Yönetimler, karar merkezleri, büyük okullar, sanayiler Mexico’nun anakent kesiminde toplanmaktadır

1325 yılında kurulan kent, Tenochtitlan adıyla Aztek İmparatorluğu’nun başkenti oldu. Bu küçük göl köyü, özellikle Itzcoatl’ın hükümdarlık döneminden (1428-1440) başlayarak Aztek devletinin güçlenmesine bağlı olarak gelişti.

Her birinde dinsel bir merkez bulunan dört mahalleden oluşan kent, büyük bir pazarın kurulduğu Tlatelolco adasına kadar kanallar boyunca uzanıyordu. Üç yüksek şose kenti kıyıya bağlıyor ve iki su kemeri içme suyunu sağlıyordu. İmparatorluğun toprak genişlemesinden doğan refah, başkentin ve komşu devletlerin nüfus artışını körükledi; bazı yazarlara göre bu insan kalabalığı, 1 milyon kişiyi buluyordu.

Büyük kamusal ya da özel çalışmalar sırasında, eski anakentin, çağdaş kent altında kalan kalıntılarına rastlandı. 1978′de girişilen büyük çalışmalar sırasında Constitucion Meydanı’nın altında, birçok dini yapıyla birlikte Büyük Teocalli (Kutsal Kent) ortaya çıkarıldı: Tezcatlipoca tapınağı, yuvarlak Quetzalcoatl tapınağı, Güneş tapınağı, Xipe Totec tapınağı, özellikle de bu yapı topluluğunun ana öğesi olan ikiz Tlaloc ve Huitzilopochtli tapınağı. Bu dağ tapınak yedi yapım evresiyle kentin en iyi bilinen tapınaklarından biri durumuna geldi. Bu kutsal yapının yanında, kralın ve ileri gelenlerin bahçelerle çevrili sarayları yer alıyordu.

Kent, 13 Ağustos 1521′de Cortes tarafından fethedildi; İspanyollar kenti yerle bir ederek yeni bir plana göre yeniden kurmaya giriştiler. Yeni İspanya’nın anakenti durumuna gelen Mexico, akaçlama kanallarıyla yavaş yavaş kurutulan denizkulağından kazanılan alanlara yayılarak genişledi. 1824′ten bu yana Meksika’nın başkentidir.

Kent en az 17. yy.’dan sonraki sömürge dönemi yapıları bakımından zengindir: büyük Zocalo alanındaki katedral ve churrigueresco üslubunda Sagrario; ince bir işçilikte çalışılmış Guadalupe kilisesi ve Pocito capellası; manastırlar, kiliseler, Ulusal saray ya da Madenler sarayı gibi saraylar. 19. yy.’ın seçmeciliğinden sonra, 1920-1930′dan başlayaarak, modern mimarlarla, Rivera, Orozco ve Siqueiros gibi duvar ressamlarıyla bir yenileşme hareketi ortaya çıktı. 1949′da yeni üniversite sitesinin yapımına başlandı; sitenin en ayırt edici yapısı Gustavo Saavedra, Juan Martinez de Valesco ve Juan O’Gorman tarafından yapılan merkez kitaplığıdır. 1964′te Mario Pani, Tlatelolco Aztek tören merkezi kalıntılarını da içine alan La Plaza de Las Tres Culturas’ı gerçekleştirdi. Siqueiros kültürel polyforumu 1971′de açıldı. Chapultepec parkı içindeki Ulusal Antropoloji Müzesi (El Museo Nacional de Antropología), Pedro Ramires Vasquez tarafından 1963-64′te tasarlandı. Burada Kolomb öncesi dönemden ve yerlilerden kalma olağanüstü koleksiyonlar sergilenmektedir. Mexico’nun önemli müzelera arasında, Ulusal tarih müzesi, Kral naipliği resim müzesi, San Carlos Akademisi ve de (Meksika) Güzel Sanatlar Sarayı Müzesi’ni saymak gerekir.

Mexico City, refah ile sefaletin o ince çizgilerini taşır. Bu nedenledir ki, hep bir meydan okuma vardır, sokaklarında, caddelerinde, binalarında.

Tarihi ile onurlu, bugünü ile gururludur Mexico City. Gururu, biraz marazidir, ancak bu da, onur ile dengelenir.

Kentin kalbi olan Zocala’da tüm detaylarını hissettirir, yalın, tecimsel olmayan görüntüler eşliğinde. Azteklerden İspanyol kolonistlere, büyük binalarından baraka evlerine kadar her şeyi bir çırpıda görün ister.

Paseo de la Reforma Bulvarı’nda, kıvrak (İspanyolca’da olduğu gibi) insan manzaraları ile karşılaştırır sizi. Sonra, Avrupa kentlerinin adlarını taşıyan caddelerini de (Hamburgo, Londres, Florencia vb.) dolaşmanızı ister.

Delegaciones’lere (bölgeler) ve colonias’lara (banliyöler) ayrılmış bir kenttir Mexico City. Bazı colanias’larında dolaşmanın “tehlikeli” olduğunu da yine biraz gururla söyler. Meydan okumaktadır aslında.

Görülecek Yerler
Mexico City, Aztek uygarlığının, İspanya koloni döneminin ve modern sanat ve mimarinin bir bileşimi. Zocalo Meydanı, kentin merkezi. Başkanlık Sarayı (Diego Rivera’nın duvar resimleri ile ünlü) ve Metropolitan Katedrali, Meydan’ın iki yanını süslüyor.

Centro Historica (Tarihi Merkez) de, kentin merkezinde. Aztek uygarlığının başkenti Tenochtitlan’ın kalıntıları üzerine kurulmuş bir bölge. Mayor Tapınağı, Aztek döneminin en önemli eserlerinden biri ve hâlâ ayakta. Mayor Tapınağı Müzesi’ni de mutlaka görün. Centro Historica’da İspanyol koloni döneminden kalma birçok tarihi eser de bulunuyor.

Yine Zocalo yakınındaki Alameda, heykelleri, çeşmeleri ile ünlü bir bölge. Bölgede birçok müze var.

Paseo de la Reforma Bulvarı, Centro Historica’yı Chapultepec Parkı’na bağlıyor. Bulvar, birçok heykelle süslü. Chapultepec, Mexico City’nin en büyük parkı. Parkta, birçok müze var. Antropoloji Müzesi, dünyaca ünlü.
Şehrin kuzeyindeki Aztek piramitleri de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Bir gününüzü ayırmanız gerekiyor.

Coyoacan’da Leon Trotsky’nin son 4 yılını geçirdiği, şimdi müze olan evini de gezebilirsiniz. Coyoacan’da ayrıca birçok ünlü sanatçının da şimdi müze olan evleri var.

Bir İyilik

Dünyayı daha iyi yapmayan insan insan değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir