Selge Antik Kenti
Selge ; Antalya- Manavgat karayolu üzerinde Köprülü çayı’nı geçtikten birsüre sonra Taşağıl, Beşkonak yol kavşağından kuzeye doğru 55 km.’dir. Torosların güney yamacında, Köprüçayı yakınlarında, denizden 950 m. yükseklikte kurulmuş olan Selge, antik bir Pisidya Dağ Kentidir. Selge’ye, köprülü kanyondan sonra dik ve virajlı, 12-13 km’lik bir yoldan gidilir. Selge’ye giden yol, doğa güzelliği yönünden çok zengin olan Köprülü Kanyon içinden geçer. Yol üzerinde; Ürgüp ve Göreme’deki peri bacalarına benzeyen ve bütün dağ yamacını kaplayan oyuntulu kayalar mevcuttur. Karstik yapının aşınmasıyla oluşmuş kayalıklara yörede “Adam Kayalar” ya da “Şeytan Kayaları” deniyor.
Selge’nin Kalehes tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Pisidia’ya bağlı kent sonraları Pamphylia sınırları içine alınmıştır. Kent sırasıyla Lidya, Pers, İskender ve Roma yönetimlerinde kalmıştır. Kentteki kalıntılar; Kuzeydeki 5 kapılı ve 45 basamaklı tiyatrosu önemli ve en iyi korunmuş olan anıtıdır. Tiyatronun güneyinde Stadium ile Gymnasium, batısında tavanı kartal motifi ile süslü İon tipindeki tapınaktır. Stadiumun güneyinde çeşme ve agora vardır. Kentin güneybatısında uzanan surların kuzeyinde Artemis ve Zeus anıtlarıyla, Nekropol bulunur.Bu tapınakların batısında su sarnıçları, kuzeyinde ise lahitleri ve süslü mezar anıtları yer almaktadır.
Şehrin ana giriş kapısı da bu bölümde bulunmaktadır. Duvarların kuzeyinde tepe üzerinde biri Zeus diğeri Artemis’e adanmış iki tapınak kalıntısı yer alır. Pazar yeri (agora) anıtsal çeşme binası, mezar alanı (nekropolis) ve Bizans dönemine ait kilise Selge’deki diğer kalıntılarıdır.
Günümüzde hala bu antik kent kalıntıları içinde Altınkaya(Zerk) adıyla bir köy bulunmaktadır.
Sillon
Antalya – Alanya karayolunun yaklaşık olarak 35. km.’sinden kuzeye dönülür ve 8 Km. sonra Sillyon’a ulaşılır. Kent düz bir ovada, ovadan bir masa gibi yüksekte duran elips şeklinde bir plato üzerine kurulmuştur. Çevreye tamamen egemen bir konumu vardır. Görüş alanı Akdeniz’e kadar uzanır. Kuruluşu İ.Ö. IV. yüzyıldır. Helen, Roma ve Bizans dönemlerini yaşadığı gibi Selçuklu’lar zamanında da kullanılmış ve yapılan yeni binalarla daha da zenginleştirilmiştir. Stadyum, Gymnasium, Kuleler, Selçuklu Mescidi, sahne kısmı kayaların çökmesiyle tamamen kaybolmuş Tiyatro ve spor tesisleri ilginç yapılardan bazılarıdır.