Dünyaya Yaşam Nereden Geldi?
Cüce gezegen Ceres, evrenin ilk anındaki göktaşı çarpışmalarından kurtulmuş olabilir. Bu olasılık, gezegenin hayatın beşiği olma ihtimalini doğuruyor.
Astrobiyolojistler, evrenin herhangi bir yerinde, belki de Güneş Sistemi’ndeki komşularımızdan birinde gelişmiş ya da gelişmemiş formda hayat bulma umudu içerisindeler. Çalışmalar daha çok Mars, Europa gibi buzlu uydu gezegenlerde yoğunlaşıyor. Ancak, Güneş Sistemi içerisinde yer alan daha az geleneksel noktalarda bulunan yaşam izleri gözden kaçmış olabilir.
İtalya’da gerçekleştirilen Uluslararası Yaşamın Kaynağı Konferansı’na Giessen Üniversitesi’nden katıan Joop Houtkooper, Dünya üzerindeki yaşamın cüce gezegen Ceres kaynaklı göktaşlarından gelmiş olabileceğini öne sürdü.
Güneş Sistemi’nde bulunan en küçük cüce gezegen olan Ceres, etrafında bulunan asteroid kuşağı ile biliniyor. 1801 yılında keşfedildiğinde gezegen olarak adlandırılan cüce gezegen, ardından asteroid sınıfına düşürüldü. Uluslararası Astronomi Birliği’nin “gezegen” tanımını yenilemesinin ardından cüce gezegen olarak adlandırılan Ceres, şimdilerde Dünya dışı organizmalara yuva olup olmadığı ile tartışılıyor.
Evrenin ilk zamanlarında “Geç Ağır Bombardıman” olarak bilinen bir dönemde asteroid yağmurları oluyordu. Houtkooper’a göre bu tehlikeli dönemden önce Dünya üzerinde yaşam varsa bile, büyük olasılıkla bu dönemde tamamen silinmiş, ve Güneş Sistemi’nin içini yerle bir etmiş bu kozmik enkazın içinden yeniden yeşermiş olması gerekiyor. Ceres’in Dünya üzerindeki yaşamın beşiği olması fikri de burada ortaya çıkıyor.
Enteresan bir şekilde, bombardıman döneminden beri ayakta kalabilmiş olan bu cüce gezegen, eğer bombardımana uğradıysa, üzerinde bulunan suyun tamamını sonsuza kadar kaybetti. Yaşadığı sarsıntılar nedeniyle dağılan su örtüsü, çekim gücü düşük olan gezegenin yüzeyinden uzaklaşmış olabilir. Bu teori, aynı zamanda yüzeyinde büyük kraterler bulunan ancak hiç su bulunmayan Vesta isimli asteroidin açıklanmasına da ışık tutuyor.
“Kanıtlar, Ceres’in Geç Ağır Bombardıman döneminden nispeten yara almadan kurtulduğunu gösteriyor” şeklinde konuşan Houtkooper, Ceres’in üzerinde biryerlerde halen “Güneş Sistemi’nin yaşıyla yaşıt bir hayat formuna evsahipliği eden bir su okyanusu” olabileceğini ifade ediyor.
Bu fikir, enteresan bir teoriyi beraberinde getiriyor. Teoriye göre, eğer Dünya bu ağır darbelerle sterilize edildiyse, ve Ceres’in evsahibi olduğu yaşam kurtulduysa, cüce gezegen Yeryüzü’nde oluşacak yeni hayatın tohumlarını atmış olabilir. Teoriye göre Ceres’ten kopan parçalar veya etrafında dolaşan asteroidler, cüce gezegenin çekim alanından ayrılmış ve Dünya üzerine hayatı getirmiş oalbilir.
“Güneş Sistemi’nde bulunan okyanusa bir zamanlar sahip olmuş, halen sahip olan veya olabilecek gezegenleri kontrol ettim” açıklamasının ardından Houtkooper şöyle konuşuyor: “Venüs, muhtemelen ilk zamanlarında bir okyanusa sahipti, ancak gezegenin büyük kütlesi ondan bir parçayı koparıp Dünya’ya yollayabilmek için için daha büyük bir güçle çarpılmasını gerektiriyor. Ceres gibi daha küçük objeler, üzerindeki parçaların ayrılabilmesi için daha düşük güce ihtiyaç duyuyorlar.”
Bu bilginin ışığında yörünge yollarının bir hesaplamasını yapan Houtkooper, asteroid, uydu, cüce gezegenlerden oluşan büyük bir olasılık listesinin içinden en olası seçeneğin Ceres olduğunu hesapladığını belirtiyor. Hesaplamalara göre, Ceres’ten kopmuş bir parçanın Dünya yolu üzerinde başka biryerlere çarğmadan hedefine ulaşabilmesi, diğer olasılıkların hepsinden daha yüksek.
Ceres üzerindeki hayatın da halen devam ettiğini iddia eden Houtkooper, okyanusun halen Ceres üzerinde bulunduğuna inandığını ifade ediyor. Yüzeyde hayatın bulunmasının daha zor olacağını belirten bilim adamı, yine de yüzeyde hidrojen-peroksit odaklı yaşamın bulunabileceğini belirtiyor. Henüz Ceres’in yüzeyinde hidrojen-peroksitin bulunup bulunmadığı bilinmiyor ancak, olmaması için de geçerli bir kanıt yok.